29 Temmuz 2005 Cuma

Özledim

Uzun bir aradan sonra merhaba

Kameradan sonra bilgisayarımda bir dizi sorun yaşadım. Hala fotoğraf çekemiyorum. Bu arada tabi sizlerden de uzak kaldım.
Arşiv fotoğrafları ile bir süre devam edeceğiz. Bunlar da hayatın küçük şakaları :)
Geçmişten bir kolye daha....

21 Temmuz 2005 Perşembe

ŞEFTALİ

Sevgili Tuhfe ?nin sayfasındaki yorumlarda acil şeftali tarifi isteyen arkadaş için :


4-5 şeftaliyi rendeliyoruz. Krem şantiyi koyu kıvamlı hazırlıyoruz. Şeftali jölesini de paket tarifine göre karıştırdıktan sonra; şeftali , kremşanti ve jöleyi birbirine iyice karıştırıyoruz. Kek kalıbımıza dökerek buzdolabında donmasını bekliyoruz. Üzerini taze nane yaprakları , şeftali dilimleri ve çilekle süsleyebilirsiniz

Afiyet olsun :)

Bu tarif benim kurtarıcımdır. Hafif ve lezzetli bir tatlı ortaya çıkıyor.

Geçmişde Yapılanlar 2

Size bir de keyifli ve yapımı çok kolay bir mantı tarifi vereyim mi?
Fotoğrafsız çünkü kameram bozuldu. :(

2-3 adet patatesi haşlıyoruz.Rendeliyoruz. 4-5 su bardağı un, bir fiske tuz ve 2 yumurta ile karıştırıyoruz .Hamuru meşhur kulak memesi kıvamına getiremezsek 2-3 kaşık su ekleyebiliriz. Kulak memesi kıvamındaki hamurumuzdan parmak kalınlığında şerit yapıyoruz. Birer cm den küpler yapıp, bunları kaynayan suya atıyoruz. Küplerimiz su yüzüne çıktığında anlayın ki pişmiştir.
2-3 domatesi taze fesleğenle başka bir kapta sos olarak hazırlayıp, tabağımızdakimantının üzerine gezdiriyoruz.

Afiyet olsun :)

Ve daha önce yapılan kolyelerimden biri daha...


20 Temmuz 2005 Çarşamba

SICAK BİR GÜN


Sıcak bir Antalya gününden Merhaba

Size geçmiş yıllarda yaptığım kolyelerin bir kaçını derledim
Yorumlarınızı bekliyorum

Sevgiyle...

18 Temmuz 2005 Pazartesi

İNTERNETTEN

KOCA PİŞİRME REHBERİ :))))

Kocalarin çoğu pişirilme sürecinde "yanliş işlem" gördüklerinden yumuşaklıklarını ve iyi niteliklerini kaybederek bozulurlar. Gerçek odur ki, bazi kadınlar onlari sıcak suda haşlıyarak, bazıları ilgisizlikleriyle dondurarak, bazılarıda basıp, ezip turşusunu kurarak ve yine kimileri de savurganca harcayarak bozulmalarına neden olurlar.

Özenilerek hazirlanan her kocanin iyi ve yumusak olacagi söylenemez. Ancak iyi pişirilenin gerçekten tadina doyum olmaz. Koca seçiminde ne lüferin alimindaki gümüş pırıltisi, ne barbunyanin altin yaldız görünümü geçerlidir.

Bunun için çarsi pazar dolaşmaya da gerek yoktur. Genellikle en iyileri kapinizin önüne gelenlerdir.

Begeninin kisisel oldugunu düsünerek koca seçimini yalnizca kendiniz yapiniz.
Kendinizi sabirla pisiremeyecekseniz almaktan vazgeçiniz.
Kocayi pisirmek için en iyisi porselen bir kap ise de, elinizde toprak çanaktan baskasi yoksa özenle kullanildiginda ayni isi görebilir.
Kocalar da karides ve istakoz gibi canli pisirilirler. Bazen piserken tencerenin disina tasip yanabilir yada kenarlari sertleserek kabuk tutabilirler.
Onlari tencerelerinde tutmak için "görev duygusu" adli zayif iplikten çok "huzur" adli saglam sicimle sıkı sıkıya baglanmalidir.
Sevgi, sicaklik ve neşeden olusan sürekli bir ates yakilir. Kisiliginde uygun bir isiya ayarlanarak atese oturtulur. Köpürerek tasmasi halinde kaygilanilmamalidir. Pek çogu iyice pisinceye kadar sik sik köpürebilir.
Özellikle sirke ve karabiber yerine tatlicilarin "öpücük" adi altinda sattiklari sekerden biraz konulabilir. Tadina bakarken hosgörü, iyimserlik ve nese benzeri baharatdan birer tutam katmaniz önerilir.
Ancak bunlar diger baharatlar gibi azar azar ve dikkatlice kullanilmalidir. Yumusakligini kontrol ederken sertlesmesinden kaçinilmalidir. Fazla yayilmasini ve kabin dibine oturarak ise yaramaz hale gelmesini önlemek için arada bir hafifçe karistirilmalidir. Kivama geldigini anlamamak olanaksizdir.
Böyle pisirildigi zaman size çok uygun ve sindirilmesi kolay olacaktir.
Dikkatsizlik nedeniyle ev atesini sogutmazsaniz, bozulmadan istediginiz süre dayanir. Bu yolda hazirlanmis "koca" mutlu bir ömür boyunca tadini korur!

(bu yazi 1800 yillarinda basilmis bir yemek kitabinin ön sözünden alinmistir.)

14 Temmuz 2005 Perşembe

DÜN



Güzel bir yazı yazmıştım dün "Bugün" başlıklı. Klasik değimle teknik sebeplerden dolayı yayınlayamadım onu
Dün beni yalnızca beni görmeye uzaklardan dostlar geldi. Bahar tazeliği getirdiler evime. Sıcacık, içten, çıkarsız ve hiç beklentisiz.
Mutlu ettiler beni.
Görüşmeyeli yaptıklarımı paylaştım onlarla
En beğendiklerini sizinle de paylaşacağım
Umarım görür ve yorumlarsınız

Sevgiyle...

12 Temmuz 2005 Salı

Merhaba

Ürkerek , biraz da heyecanla ilk satırlarıma başlıyoyorum. Özellikle diğer blogger lar nasıl başlamışlar bakmadım ki , etki altında kalmayayayım.
Ne yazacağımıda planlamadım. Zaten bir blogum olsuna da bir anda karar verdim.
Geçici bir heves mi yoksa uzun uzun yazıp , paylaşır mıyım şimdiden kestiremiyorum.
Her şeyi, gördüklerimi, yaşadıklarımı en önemlisi de hissettiklerimi dökmek istiyorum

Bana kolay gelsin