30 Kasım 2009 Pazartesi

Paranın Yaptırdıkları...

Aslında söylenecek çok şey var ama susma hakkımı kullanıyorum.



Real Madrid'in Tek Yapması Gereken

Aslında tek yapması gereken, Puyol'u geçmek. Tabii, geçebilirse...

BERE VE KAŞKOL.....


48.PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİ



ŞEKERPARE

Malzemeler:

1 pk.margarin
1 bardak toz şeker
3 yumurta
1 pk kabartma tozu
1paket vanilya
un

Şerbet:
5 bardak şker
5 bardak su

Yapılışı:
Önce margarin ve şekeri yoğur  daha sonrada diğer malzemeleri ilave ederek yoğur...Yuvarlak şekil ver..Ortalarına fındık koy....Fırına ver...
Daha önceden hazırlayıp soğuttuğumuz şerbeti fırından çıkan sıcak kurabiyelerin üzerine dök..soğuyunca servis yap..Afiyet olsun...

28 Kasım 2009 Cumartesi

Artık Bursa da Yarışın İçinde


Bursaspor yazımda bu takımın kendini ispat etmesi için dişli rakiplerden 3 puan almayı öğrenmesi gerek diye yazmıştım. Kabak Galatasaray'ın başına patladı, gerçi şu anki performansı ile Bursaspor, Fenerbahçe'den de evinde rahat puan alır; hatta Beşiktaş dışında her takımı evinde mağlup eder. Dün akşamki Galatasaray takımı ile kıyaslandığı zaman, tek tek oyuncu bazında zayıf bir takım olan Bursa, rakibine göre çok daha derli toplu oynayan bir takım görüntüsü verdi. Bunu daha önce de yazdım ama çok kritik bir konu; Bursaspor'da herkes gol atıyor. Rakibi Galatasaray en golcü 10 oyuncu arasına 3 oyuncu sokmuş durumda, fakat goller zaten 4-5 oyuncudan çıkıyor. 14 maçta 18 gol yemişler ki, Ligdeki 18 takım içinde 10 tanesi bundan daha az gol yemiş. Ligin en golcü takımı Galatasaray fakat Bursa ile aralarında sadece 3 gol fark var, yani gelecek hafta bu istatistik bile rahatça tersine dönebilir. Demek ki, Galatasaray'a gol atmak önemli değil, herkes atabiliyor zaten; mesele Galatasaray'dan gol yememek. Ligin Beşiktaş dışında iyi savunma yapan takımları da bunu zaten başardılar. Beşiktaş maçı ise ayrı bir konu olarak ele alınmalı...


Sonuçta, işler Bursa için daha da iyiye gitmeye başladı. Şimdi büyük takımlar Volkan ve Sercan başta olmak üzere Bursasporlu oyuncuların aklını bulandırmaya başlayacaktır. Fakat bu baskılara direnme konusunda misal Sivasspor'a göre iki büyük avantajları var; birincisi Bursa şehri ve klübü Sivas'a göre daha geniş imkanlara sahip, ikinci ve daha önemli avantajı ise Bursaspor'un sahip olduğu altyapı ve pilot takım ağıyla alttan daima kaliteli oyuncu çıkarabilmesi, Sercan'ın gitmesi halinde alternatifler hazır, Muhammet Demir kuşağının en yeteneklisi olarak A takımda görev almayı bekliyor zaten. Onun gibi daha pek çok yetenek, Bursaspor ve pilot takımlarında kendilerine şans verilmesini sabırla bekliyor.

Sonuçta Bursa, 3. sıra için en önemli rakiplerinden birini yenmeyi başardı. Galatasaray'ı tek maçta yenmeleri yetmiyor, bu formu devam ettirmeleri lazım. Galatasaray cephesinde bu mağlubiyetin bir şok etkisi yarattığını sanmıyorum, Rijkaard'a camia güveniyor ve beklentileri minimumda tutuyorlar. Bu kadro ile Galatasaray'ın Bursaspor ile üçüncülük yarışına girmesi daha mantıklı olur. Uzun vadede ortasahası ve defansının daha iyi performans göstereceğini sanmıyorum, herşey Arda-Keita-Kewell-Nonda-Baros-Elano hücum grubunun göstereceği performansa bağlı.

27 Kasım 2009 Cuma

Elften Free Shipping!


Elften önceden alışveriş yaptığımı biliyorsunuz.Evet size bayram gününde müthiş bir haber.Kargo ücretsiz olarak elinize ulaşacak tabi 5 poundun üzerinde alışveriş yapmanız lazım.
Size önerim studio ürünlerinden bolca almanız.İyi alışverişler Tık Tık!

Herkesin kurban bayramı mübarek olsun.Sevdiklerinizle beraber geçireceğiniz nice güzel bayramlara inşallah.

ÇK Celtics - Sixers maçındaydı


Biletimizi aylar öncesinden almanın mutluluğuyla Boston'un merkezindeki TD Garden'a yol almaya başladık. Tıngır mıngır işleyen metro hattına rağmen evden çıktıktan tam 45 dakika sonra salona giriş yapmıştık.
Amerikalılar boşuna gösterinin kralları değiller. Daha salonun içini görmeden, henüz koridorlarda bir festival havasına giriyorsunuz. Biracılar (evet Amerikalılar biraz muhafazakarlar ama spor müsabakalarında bira içip pis yemekler yemek rüyanın bir parçası), sosisçiler, patates kızartmaları, ve bir sürü yeşil insan.
Bu benim ilk NBA maçım, ve şanslı olduğumu biliyorum. Eminim Türkiye'de istatistikleri takip eden, her takımın ilk beşini sayabilen, LA Clippers'ın ikinci tur draftında hangi oyuncuyu aldığını bilen NBA fanatikleri vardır. Onlar benden daha çok hakediyor bu maça gitmeyi fakat belki de hiç bir zaman böyle bir maçı canlı seyredemeyecekler. Neyse onlara üzüleceğime ben keyfime bakıyorum.

Salona girdiğimizde maçın başlamasına 20 dakka vardı ve koltuklar neredeyse tamamen boştu. Celtics taraftarları büyük bir heyecanla kendilerini abur cubura vermişlerdi. Fakat maç başlamadan bir iki dakika önce herkes koltuklarına döndü ve işte bu muhteşem gösteri başladı.



Garnett ve Pierce'in çığlıklarıyla TD Garden yıkılıyor. Işık ve ses oyunlarından dolayı rakip takım oyuncuları eminim allak bullak oluyordur. Koltuk yerimiz pek de aşşağılarda olmasa da kortu görüşümüz muhteşem. İşte karşımda Kevin Garnett potaya asılıyor, Paul Pierce Colin Kazımvari hareketlerle ısınıyor, Ray Allen bileğini ısındırıyor, Racheed Wallace bildiğiniz gibi ama biraz daha sakinleşmiş sanki, Rajan Rondo buram buram yıldız kokuyor.



Macın detaylarına girmeye pek gerek yok, sonuçta tv'den herkes seyrediyor. Bana ilginç gelen her molada ve her arada inanılmaz atraksyonlarla seyircinin sürekli olarak ateşlenmesi. Bizdeki amigoluk kültürü olmadığı için seyirciler dev ekrandan yazılı ve görsel komutlarla koordine oluyorlar. Sadece ponpon kızlardan bahsetmiyorum. Tişört yarışması, bilgi soruları, gürültümetre, MJ gibi danseden küçük çocuk, maskot Leprikon Lucky, vs vs. 3 saat nasıl geçti insan farketmiyor. Gaz müzikler de işin cabası. İşte Welcome to the Jungle'la coşuyor Celticsliler:



Ya da Lucky milleti gaza getiriyor:



Sonuç olarak Celtics Sixers'ı zorlanarak da olsa yeniyor. İşte maçın en kritik basketi. Ben de sayı olunca heyecandan kayıdı hemen kapatmışım:



Maçı kazanıyoruz, herkes mutlu, çoğu insan sarhoş ve çiş sıraları koridorları buluyor. Fakat ne bir taşkınlık çıkaran var ne ana avrat küfür eden, herkes adam gibi sıraya girip dışarı çıkmayı bekliyor. Staddan çıkıyoruz 40 dakka içinde evdeyiz. Çok mutluyuz.

25 Kasım 2009 Çarşamba

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.Sevdiklerinizle beraber güzel bayramlar diliyorum.

35 buçuk atmak!


Olay 2005 yılından yanılmıyorsam, İzmir'deki yerel bir kanal Karşıyaka ile ilgili yorumlar yaparken, bir anda olaylar gelişir...





örgü yapraklı bere,parmaksız eldiven ve örgü boyunluk

herkesin bayramını kutlarım hepimize hayırlı bayramlar dilerim.güzel bir bere boyunluk eldiven takımıyla geldim.model oldukça kolay resimledim bolca nerden kesmeleri yapıldığı nerden arttığı resimden anlaşılıyor ben başladığım sayıları vereceğim.YAPRAKLI BERENİN YAPILIŞI:88 ilmekle örgü yaprak bereye başladım birkaç sıra lastik ördümörneğe başlarken 4 haroşa olacak iki kenardada ortadaki

Trench Coatar Nasıl Giyilmeli?


Trench kotlardan eminim sizde de vardır.Ama yoksa mutlaka edinmeniz gereken mükemmel bir kurtarıcı kendisi.
İstediğiniz gibi kombinleyebileceğiniz ve her şekilde sizi hoş gösteren kotlardan.
Olmazsa olmazlar yapılsa Burberry'nin mükemmel kotları ilk sıralarda bulunacağı kesin.

Peki onları nasıl kombinleyebiliriz konusunda okur maili aldım.
Trench kotlar ister elbise ister kot pantolonla olsun uyum içindeler.
Özellikle Burberry'nin bu sene trench kotlardaki değişimi cidden süper.
Buyüzden her şekilde rahatlıkla kombinleyebilirsiniz.
Trench kotlara en çok yakışan aksesuar ise fular,şal ve atkılar.
Buarada fransız bereleri eminim çok tatlı durur.
Birkaç örnekle eminim sizde stilinizi bulup ilham alırsınız.

Burdan okur maillerine çok teşekkür ediyorum ilerki günlerde daha çok nasıl kombinleyebiliriz konusuna eğileceğim.
Buarada sevgili melis trench kotunu Kotondan 99 tlye almış.

24 Kasım 2009 Salı

Kutu Kutu pense...

Herkese merhaba! Herşeyden önce bütün öğretmenlerin, "Öğretmenler Günü"nü kutluyorum. Umarım daha refah, mesleki olarak olanaklarının daha fazla olduğu, mutlu günler geçirirler. Ülkemizdeki sıkıntılarla boğuşan tüm öğretmenlere saygılarımla "günlerini" kutluyorum.



Gelelim yazımızın konusuna; kutulara... Bu kutular annemden, çeşitli zamanlarda kapladığı kutular. Hepsi ayakkabı kutusu, bir tanesi hariç, zaten o da belli sanırım. Annem yaptığı işlerden artan kumaşları böyle değerlendirdi. Bu kutulara malzemelerini koyuyor. Bir kütüphanesi var, kutuları o kütüphaneye koyuyor. Pek derli toplu, pek şirin gözüküyor.



Bu resimde gördüğünüz kutular ipekli bir kumaşla kaplanmış. Bu kumaştan teyzoşumla birlikte kuzenimin evine yastıklar diktiler. Aynı renk kumaşın, üç farklı deseninden diktikleri yastıklardan bu kumaşlar artmış. Bizimki hemen kutuları elyafla birlikte kaplamış. Ben bu kutulardan kuzene de verin, yastıklarla uyum olur dedim ama verdiler mi bilmiyorum.



Bu kutularda da pazardan alınan, yukarıdakine benzer ipekli bir kumaş söz konusu. Kutuyu kapladıktan sonra kenarlara "sutaşı" yapıştırmış annem. Bunlarda süsleme de var. Bir tanesinde hazır deri bir çiçek, diğerinde kürk bir pon pon.



Bu kutu da yastık dikiminden arta kalan kumaşlardan. Kumaş az kaldığı için bir tane kutu kaplayabilmiş. Süsleme için püskül kullanmış. Kenarlarda yine sutaşı var.



İşte bu kutu aslında en orjinal olanı. Annem bu kutuyu doğal iplikle örmüş. Hem kutuyu, hem de kapağını. Süslemek için küçük kağıt çiçekler ve kurdeleleri kullanmış.

Bunlar da bizden kutu kaplama manzaraları.

Bu aralar yazılarımın araları açıldı. Farkettim ve toparladım kendimi. İşlerimi de hızlandırdım. Yani en kısa zamanda görüşmek dileğiyle. Sevgiler...

MİLFÖYLÜ ŞÖBİYET TATLISI ve ÖGRETMENLER GÜNÜ



Yine işin kolayına kaçıp bir şöbiyet tatlısı yapayım dedim.Malum bayram geliyor ve tatlı ihtiyacı iki katına çıkıyor.Tabii ki şunu da söylemeden geçmeyeyim gerçek şöbiyet gibi asla olmuyor ama tadı güzel merak etmeyin.İnternetten araştırmlarım sonucunda bulmuştum ama kaynagını hatırlayamadım.Bu arada bütün ögretmenlerimizin de ögretmenler gününü kutluyorum.Denemek isteyenler için tarif:
Malzemeler:
  • 6 adet milföy hamuru
  • yarım su bardagı ceviz içi
  • 100 gr. tereyag(eritilip sogutulmuş)
İç malzemesi:
  • 1 su bardagı süt
  • 2 yemek kaşıgı irmik
  • fıstık veya fındık(üstüne serpmek için)
Şerbet malzemeleri:
  • 2 su bardagı toz şeker
  • 3 su bardagı su
  • 1 tatlı kaşıgı limon suyu
İlk önce içi malzemesi için süt ve irmigi muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişiriyoruz ve sogumaya bırakıyoruz.Sonra şerbet malzemelerini bir tencereye koyup kaynatıyoruz şerbeti kıvam alınca limon suyunu ekleyip bir taşım daha kaynatıyoruz.Ve ılınmaya bırakıyoruz.
Diger tarafta milföy hamurlarının buzu çözüldükten sonra bıçak yardımıyla dörde bölüyoruz.(küçük kareler olacak)Milföy hamurlarının kenarlarına ılınmış muhallebiden koyup üzerine ceviz döküyoruz.Ve üçgen şekilde kapatıyoruz.Yaglanmış tepsiye dizip üzerine eritilip sogutulmuş tereyag gezdiriyoruz ve önceden ısıtılmış 180C fırında üstü kızarıncaya kadar pişiriyoruz.Fırından çıkardıktan sonra ılınmış şerbetini döküyoruz.Şerbetini çekince üstüne fındık veya fıstık serpip servis ediyoruz.
Afiyet olsun.

23 Kasım 2009 Pazartesi


Olivia Polermo aylar önce stiliyle birçok kişinin ilgisini çekmişti.Çok uçlara kaçmayarak moda olan parçaları kombinlemesiyle birçok kızın takibindeydi.
Ben ve birçok arkadaşım Olivia'nın giyinişini beğenerek izliyoruz.
Ama şu sıra Olivia'nın beğenerek izlediğimiz başka bir şeyi daha var.
Oda erkek arkadaşı Brad Leinhardt.Olivia'yı hep Brad ile görebilirsiniz.
Hakkında pek bir bilgi sahibi değilim Brad'in ama yakın takibe alınacaktır.

sade giyiniş ve makyajıyla çok hoş erkek arkadaşıyla Olivia dosyaları bizlerle beraber olacak.

Zara LookBook koleksiyonu



Zara'nın giysilerine sizde benim gibi bayılıyorsunuzdur.Zara Lookbook kış koleksiyonunu bizim için derlemiş.
Kış renklerini yoğunlukla barındıran koleksiyonda saç aksesuarları da bolca kullanış.
Vatkalı giysi,blazer ceket,kürkleri,yüksek belli ve zincirli çantaları bolca görebilirsiniz.
Zara'nın lookbook koleksiyonundan ilham alıp sizde giyinebilirsiniz.
İlhamınız bol olsun!


20 Kasım 2009 Cuma


Size önceden de söylemiştim.
Kalpli çoraplar bu sene çok moda olacak diye.
Ve söylediğim şeylerin gerçekleşmesi benim çok hoşuma gidiyor.
Umarım sizde takip ediyor ve önceden modayı uyguluyorsunuzdur.
Topshopta güzel kalpli çoraplar bulabileceğinizden eminim.

TEBRİKLER MİLLİYETÇİ OKAN ÇEVİK!!!


Galatasaray Kulübü'nde, erkek basketbol takımındaki Cemal Nalga skandalının sarsıntıları sürerken, hatası olduğu gerekçesiyle görevine son verilen antrenör Okan Çevik, spor kamuoyundan özür diledi, ancak olayın kamuoyuna yanlış aktarıldığını iddia etti.

Görevine dün son verilen Okan Çevik, yazılı yaptığı açıklamada, sezon öncesi EnBW Ludwigsburg ve Deutsche Bank Skyliners takımlarıyla yaptıkları hazırlık maçlarında Cemal Nalga'nın, cezasından dolayı başka bir takım arkadaşının forması ile maçlara çıktığı konusunda tüm yazılı ve görsel medya kuruluşlarında haberler yapıldığını hatırlatarak, ''Söz konusu olayın kamuoyuna yanlış aksettirildiğini ve yanlış yönlendirildiğini üzülerek görmekteyim. Bu üzücü olay, kamuoyuna cezalı oyuncumuzun, cezasının sezon başlamadan tamamlanması ve böylece başlayacak sezonun resmi maçlarında oynayabilmesi amacıyla yapılmış gibi yansıtılmış, en azından öyle bir izlenim uyandırılmıştır'' dedi.

Çevik, bu hatalı davranışın, Beko Basketbol Ligi'nde ya da Türkiye Kupası'nda cezalı bir oyuncuyu oynatarak, haksız bir avantaj yakalamaya yönelik bir amacı ve sonucu olmadığını savunarak, şu görüşlere yer verdi:

''Oyuncumuza verilen cezanın niteliği itibariyle, sezon öncesinde tamamlanması için böyle bir uygulamaya gerek olmadığını belirtmek isterim. Bu talihsiz olay, tamamen milli duygular nedeniyle kapıldığımız heyecan ve hezeyan nedeniyle meydana gelmiş olup, niyet itibariyle Galatasaray adına ve ruhuna leke düşürmek amacında değildir. Sezon öncesi, hazırlık amacıyla 16 Eylül tarihinde Cibona Zagreb ile yaptığımız Uluslararası İstanbul Cup Turnuvası maçında, oyuncumuz Cemal Nalga, rakip takımdan Jamont Gordon ile tartıştığı için diskalifiye edilmiş ve tedbirsiz olarak Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu'na sevk edilmiştir. Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu tarafından bu oyuncumuza 5 maç ceza verildi ve 24 Eylül tarihinde tarafımıza tebliğ edildi.

Ceza verildiği tarihte Deutsche Bank Skyliners ve EnBW Ludwigsburg takımlarıyla hazırlık maçları yapmak üzere Almanya'daydık. Yurt dışında yaşayan gurbetçilerimizin yoğun ilgisi ve sevgisi ile karşılandık. Diğer kulüplerin taraftarları olan gurbetçilerimiz dahi üzerlerinde kendi takımlarının formaları ile gelip sevgilerini gösterdiler. Aynı şekilde, orada yaşayan Türklerden olduğu kadar Galatasaray adından dolayı Almanlardan ve diğer yabancılardan da büyük ilgi gördük. Avrupa'da adeta Türk olmanın bir markası haline gelmiş Galatasaray Kulübü'nün takımı olarak hem Türklerden, hem de yabancılardan gördüğümüz yoğun ilgi ve sevgi hepimizi derinden etkiledi. Öyle ki oynayacağımız müsabakalar, aslında sezon öncesi yapılan sıradan hazırlık maçları olmasına rağmen, oyuncularımız ve teknik heyet olarak bizde adeta Avrupa'da oynayacağımız bir kupa maçı, hatta milli maç baskısı oluşturdu. Temel amacı takımın eksiklerini görmek ve tamamlamak olan sezona hazırlık maçlarını, mutlak kazanmamız gereken mücadeleler olarak görmeye başladık. İçine girdiğimiz bu psikoloji ve ruh hali nedeniyle yoğun bir kazanma arzusuna kapıldık ve çok büyük bir hata yaparak, eksik ve sakatımızın fazla olmasından dolayı, takımı güçlendirmek adına, cezalı durumdaki oyuncumuzu sakat olan diğer oyuncumuzun forması ile oynattım.''

Okan Çevik, Cemal Nalga'nın, sezon başlamadan önce yapılan özel bir müsabakada ceza aldığını, o nedenle bu cezasını, hazırlık maçlarında oynatılmayarak da çekebileceğini hatırlatarak, ''Eğer sezon başlamadan oyuncunun cezasını tamamlamak amacı güdülseydi, birkaç gün içinde beş hazırlık maçı yapılarak, söz konusu ceza doldurulabilirdi. Bu üzücü olay, Cemal Nalga'ya verilen cezayı çiğnemek amacıyla değil, Almanya'da, Alman takımları ile oynamamızdan, orada yaşayan vatandaşlarımızın ve diğer milletlerden insanların Galatasaray adına ve takımımıza gösterdiği yoğun ilgi ve sevgiden dolayı girdiğimiz milli duyguların oluşturduğu yoğun motivasyondan kaynaklanmıştır'' şeklinde görüş belirtti.

Tek amacının, takımına gösterilen desteğe yaraşır bir mücadele gücüne sahip olmaya çalışmak olduğunu ifade eden Çevik, açıklamasını ''Sportif ruha ve Galatasaray'ın geleneklerine aykırı şekilde, herhangi bir haksız kazanımın peşinde asla olmadım. Her şeye rağmen taraftarımızdan ve tüm spor kamuoyundan, bu yaşananlar için özür dilerim'' ifadesiyle tamamladı.


Bekar kadınlar evli erkekleri seçiyor

Bekar kadınlar evli erkekleri seçiyorBazı erkeler ilişkiden ilişkiye atlar. Asla tek kalmazlar. Çünkü her zaman onları bekleyen bir kız vardır. Kadınlar bu erkeklerden nefret etme eğilimindedir. Ancak belki de bu erkeklerin var olmasının sebebi yine kadınlardır.


Oklahoma Üniversitesi’nde bir grup kadın ve erkeğin katıldığı bir araştırmada katılımcılara cinsiyetlerine göre çekici erkek ve kadınların fotoğrafları gösterildi.
Katılımcıların yarısına fotoğraftaki kişilerin bir ilişkilerinin olduğu söylenirken diğer yarısına fotoğraftaki kişinin bekâr olduğu söylendi. Daha sonra katılımcılara fotoğrafta gördükleri kişilerden hangileriyle ilişkide olmak isteyecekleri soruldu. 


Çalışma sonuçları ilişkisi olmayan kadınların, sevgilisi olan veya evli olan erkeklerden daha fazla hoşlandıklarını ve ilişkisi olan erkeklerin bekar kadınlara daha çekici geldiğini gösterdi. Bunun yanı sıra kadınların evli veya bekâr olması erkeklerin tercilerini etkilemiyordu.  


Uzmanlara göre bekâr kadınlara evli erkeklerin daha çekici gelmesinin sebebi bu kişilere ulaşmanın zor olmasıdır. Eğer bir erkek bir kadın tarafından "seçilmişse" diğer kadınlar, bu erkeğin diğerlerinden daha değerli" olduğunu düşünmektedir. Uzmanlar buna 'Angelina Jolie sendromu' adını vermektedir. 

İdeal kilo mu sağlıklı kilo mu

İdeal kilo mu sağlıklı kilo muBana sorarsanız özellikle yaşınız 30’u geçmişse “ille de ideal kiloda olmalıyım” diye bir takıntınız olmasın.


30’lu yaşlar sonrasında sağlıklı bir kilo aralığında kalmayı hedeflemeniz yeterlidir. Bunun nedeni ideal kiloyu sürdürmenin gittikçe zorlaşması, araya çok sayıda kilo sabotajcısının girmesidir.

30’lu yaşlar sonrasında doğumlar, emzirme dönemleri, iş kurma telaşları, kısacası iş, ev, evlilik, çoluk çocuk telaşları, kişisel bakımınızla ilgili konularda dikkatinizi bir hayli dağıtıyor. Bütün bu süreçler yeme yanlışlarını daha sık yapmaya, aktiviteyi azaltmaya sebep oluyor. Özellikle 40’lı yaşlar sonrasında egzersiz alışkanlıkları bile bir kenarda bırakılıyor, evdeki egzersiz bisikletleri, yürüme bantları artık elbise askısı olarak kullanılmaya başlanıyor. Alkol daha sık kullanılıyor. Duygusal yeme nöbetleri sıklaşıyor.

Sorun sadece sizin seçimlerinizle de sınırlı değil. Başka sabotajcılar da var. Mesela 30’lu yaşlar sonrasında metabolizmanız da giderek yavaşlıyor. Ayrıca hipotiroidi ve hipoglisemi gibi kilo kontrolünü zorlaştıran sorunlarla karşılaşma olasılığınız artıyor. Aile mirasınızda yazılı genetik yanlışlar birer birer kapınızı çalmaya başlıyor.

Kullandığınız antidepresanların, hipertansiyon ilaçlarının ve diğerlerinin yarattığı sorunlar da işin cabası...
Özetle yaşınız 30’u geçince “ideal kilomda olmalı ve hep aynı kiloda kalmalıyım” inadından vazgeçip sağlıklı bir kilo aralığında kalmaya çalışın. Her yaşın kendine has bir kilosu olduğunu kabul edin. Sağlıklı bir kilo aralığında kalmak ve aktif bir hayatı sürdürmek, ideal kiloyu korumaktan çok daha kolay başarılabilen ve son derece etkili bir davranış biçimidir.



Sağlıklı kilo ne anlama geliyor
Sağlıklı kilo, yaşamınızı sağlıklı biçimde sürdürebilmeniz için olmanız gereken kilo aralığını ifade eder. Beden kitle indeksi esas alındığında, sağlıklı kilo aralığı (bana göre) beden kitle indeksinin 23-26 arasında bulunduğu değerlerdir.
Olanaklarınız ölçüsünde bu değerleri 24-25 civarında tutmaya çalışın. 27’ye yaklaşan rakamları alarm işaretleri olarak kabul edin. Beden kitle indeksini 23’ün altında tutmaya çalışmanın çok kolay başarılacak bir iş olmadığını da unutmayın. Beden kitle indeksinin nasıl hesaplanacağını biliyor olmalısınız. Biz yine de bir kez daha hatırlatalım: Beden kitle indeksi vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle hesaplanır.



Tatlı krizleri kadınlarda daha sık görülüyor
Aşırı tatlı yeme ve bu durumu krizler/nöbetler halinde yaşama, kilo yönetimini zorlaştırır. Bu sorunla özellikle kadınlarda daha sık karşılaşılır. Arkasında ise ya gizli bir hipoglisemi ya da duygusal yeme sorunu yatar.
Tatlılar ya da karbonhidratlı gıdalara yönelme eğilimi (pizza, makarna, pilav...) özellikle reaktif hipoglisemili kişilerde sık görülür. Bu kişiler tatlı krizlerinden kısa süre sonra ya yeniden acıkır ya da masa başı veya 
televizyon karşısında uyuklar.
Aşırı tatlı tüketme isteğinin diğer bir nedeni de duygusal açlığı giderme çabasıdır. Özetle tatlı krizleri genellikle hipoglisemi ya da duygusal yeme sorunu ile ilişkilendirilen bir problemdir.



Her safra taşı ameliyat edilmeli
Safra kesesi taşı olan hastaların çoğunda bulgu yoktur ve bu taşlar genellikle “sessiz” kalırlar. Sessiz taşlar için tedaviye gerek yoktur. Ancak eğer hastada taşa bağlı kıvrandırıcı ağrı, safra kesesi veya safra yolu iltihaplanması, sarılık ve pankreatit (pankreas iltihaplanması) gibi klinik durumlar görülürse tedavi planlanmalıdır.
Safra kesesi önemli ancak yaşam için gerekli bir organ değildir. Bu nedenle şikayet yaratan safra kesesi taşlarında standart tedavi cerrahidir. Safra kesesinin çıkarılması tüm dünyada çok sık uygulanan bir cerrahi yöntemdir. Kesenin cerrahi olarak çıkarılmasının sindirim üzerine önemli bir olumsuz etkisi yoktur. Nadiren yumuşak dışkı, gaz ve şişkinlik görülebilir.


Payetli Etek Kombinleri




Pullu,payetli giysiler yakın zamanda yine gözde olacak.
Sizde yılbaşına giysi fikri düşünüyorsanız pullu bir eteği size tavsiye ederim.
Düz bir tshirtle bile kendini gösteren ve çok şık duran bir parça.
Nasıl giyinebilirim sorusuna en güzel örneklerden bir tanesi ilk fotoğraftaki blazer ceketli kombin.
Payetli bir etek gördüğünüzde sakın kaçırmayın.
Emin olun ona geri döndüğünüz de çok mutlu olacaksınız.
Böyle bir etek gören olursa bana da haber versin..
Herkese İyi Haftasonları

Bir "cüceleştirme" çanta daha...



Önceki yazımda sözettiğim diğer çanta da bitti. Bununla biraz daha oynadım. Bu defa da %100 yün iplikle ördüm, küçülttüm. Diğeri tam dikdörtgendi bunu biraz daha açılı yaptım. Alt kısmı dar, üst kısmı geniş...



Bir bantla kapatma aparatı yaptım. İki tane şerit, bandın deliğinden geçip bağlanıyor. Tamamen uydurdum. Ama kullanışlı gibi...

Bu arada küçültmek için yıkarken yünlerin rengi de değişiyor. Pembe gibi görünen renk bordo, açık görünen kısım ise ebruli bir sütlü kahve idi.

Herkese mutlu, umutlu, eğlenceli hafta sonları :D