19 Aralık 2005 Pazartesi

Menekşe Buldum Derede...-yapım-




*Öncelikle objemizi güzelce zımparalıyoruz ama eskisi kadar ilk zımparaya özenmiyoruz.
Astar boyayı yani benim sıkça kullandığım taffy rengini zemine birinci kat olarak sürüyoruz. Kuruduktan sonra 2. zımparamızı özenle yapıyoruz. Ahşap; boyayı emince, zımpara daha güzel oluyor.
*2. kat zemin boyamızdan sonra dekupe edeceğimiz peçetemizi özenle yerleştiriyoruz. Benimki derede bulduğum menekşeler...
*Bu arada 2.kat zemini sürerken objenin kenarlarına da altınla boyadım.
*Peçetemizi aynı şekilde kutunun içine ve peçetenin kenar şeritlerini de kutunun yanlarına yerleştirdim.
*Peçeteler kuruduktan sonra içine sünger ile menekşe moru, metalik beyaz, altınla patina yaptım. Kutu küçük olduğu için öyle pek özenli bir patina olmadı ama güzel oldu.
*Kapaktaki menekşelerin belirli yapraklarının üzerine mozaik sıvısı döktüm. Üç boyutlu görünümü veren bu oldu. Fotoğrafı iyi çekemediğimi düşünürken boyutun farkedilmiş olması hoşuma gitti.
*Sıvı kuruduktan sonra altın parmak waksla kutunun daha önce altınla boyadığım kenarlarını parmakladım.
*Ve en sonda ışıltılı vernikle vernikledim.

Umarım anlatımımın faydası olur.

Tüm güzel yorumlarınız için teşekkürler...

11 Aralık 2005 Pazar

Teşekkürler...

Tüm güzel yorumlarınız için sonsuz teşekkürler...

Güller yine peçete dekupajı ve evet vazoyu kaplarken beni çok zorladılar. Üzerinde 50 kat vernik var. Ancak ilk denemem olduğu için istediğim sonucu alamadım. Yani kimseye hediye edilmeyecek evde kalacak :)

Şu sıralar sağlık problemleri ve araya sıkıştırılmış seyahatlerle uğraşıyorum. Onun için pek blogumla ve sizlerle ilgilenemiyorum. Kusura bakmayın lütfen.

Sevgili Hülya Hanım sobelemeniz beni çok mutlu etti. Daha önceden de yayımladığım 10 küçük mutluluğumu tekrarlasam kırılmazsınız değil mi?Teşekkür ederim.


1- Son aşkıma ?Seni seviyorum? dediğimde artık o da bana ? ben de seni? deyip kocaman bir öpücük vermiyor mu , İşte o zaman ayaklarım yerden kesiliyor.
2- İlk aşkım bunca yıldan sonra bile hala onu aramak için telefona uzandığımda telefonu çaldırmıyor mu dünyalar benim oluyor.
3- Beğenilmemek en büyük kaygılarımdan biri, beğenilmekse en küçük mutluluklarımdan ...
4- Eskiden başkalarının verdiği hedefleri tutturunca mutlu mutlu olurdum, şimdilerdeyse hedeflerimi belirlerken havalara uçuyorum.
5- Akşamları ?ayaz beden? olmak için balkonuma çıktığımda güzel çiçek kokularını duymak beni mutlu ediyor
6- İyi, sıcak bir banyodan sonra temiz çamaşırlar, temiz çarşaflar eşliğinde güzel bir uyku beni çok mutlu ediyor. Anne çarşaflarının kokusuna hiçbir çarşaf kokusu benzemiyor.
7- Yeni doğan bebek kokusu beni mutluluktan çıldırtıyor.
8- Son aşkımla ilk aşkımın artık birlikte planlar yapıp benim için bir şeyler yapmaları beni hem çok mutlu edip hem de ileriki projeleri için heyecanlandırıyor.
9- Alışveriş yapmak , ama özellikle pazardan alışveriş yapmak saatlerce tezgahları eşeleyip güzel şeyler bulmak , ?Aaaaa nerden aldın ?Çok şıkmış? dediklerin de ?Pazardan ? demek beni mutlu ediyor
10- Tabi bir de paylaşmak beni mutlu ediyor. Bir zamanlar ?Nil Gün ? adlı psikolog yazarın radyoda gece sohbetleri vardı. Demişti ki ? Neye ihtiyacınız varsa önce onu verin.? Bu laf benim çok hoşuma gitmişti. Neye ihtiyacın varsa önce onu ver. Gerçekten de deneyince katlanarak bana geri döndüğünü farkettim. Deneyin derim.

Küçük mutluluklarımız çoğalarak büyüsünler kocaman olsunlar, hep bizim olsunlar

24 Kasım 2005 Perşembe

Öğretmenim Canım Benim Canım Benim

Tüm öğretmenlerimizin günü kutlu olsun. Aydınlık yarınlara...



Bir öğretmenimize hazırladığım hediye paketi ve paketimin içinden çıkanlar ...



YEŞİL İNCİLER

Merhaba

Yeşil incilerimi kimsenin beğenmeğini düşünmeye başlamıştım. Sayfam ziyaretçi alıyor ama yorum bırakan yoktu. Ta ki sevgili Tuhfe ve Elif 'e kadar
Yorumlar için teşekkürler...
Aslında çok basit bir kolye bu diğer kolyelerimin yanın da. Üç katlı misinaya dizdiğim inci ve aparatlar. Üç katlı misinayı kolye kapamaya yerleştirip bağladıktan sonra iki tane inciyi ve iki ucu delikli altın suyuna batmış metali misina alta kalacak şekilde geçirdim. Sonra herbir misinaya ayrı ayrı birer inci ve metal . Orta noktaya gelene kadar. Orta noktaya da iki iri halkaya taktığım yine metal aparatı yerleştirdim. Aynı işlemleri tekrarlayarak kolyemi bitirdim.
Renkler yüzünden sanırım taktığım da çok ilgi görüyor.

16 Kasım 2005 Çarşamba

Sobe... Sobe...

Sevgili Nazlı sıkıntı ne demek seve seve ve teşekkürler...

NE KADAR SANALIZ ?


* Günde ortalama kaç saat internettesiniz?
Ortalama 3 saat , bu sekiz aydır böyle. Çalışırken 12 saati buluyordu.
* Herhangi bir messenger kullanıyormusunuz? (Hangisi)
3 yıl öncesine kadar ICQ kullanıyordum. Şu an hiçbiri yok.
*Kac tane mail adresiniz var?
3 tane
*Sizinle bütünleşen sanal adınız veya nickname'niz varmı?
Evet , evet
*Internet ortamında tanışıp, real yaşamınızda pekişen arkadaşlıklarınız var mı?
İnternette tanışıp, real anlamda sürdürülen bir arkadaşlığım olmadı.
*Internet üzerinden alışveriş yapıyormusunuz?
Oldukça sık. Son olarak boyalarımı aldım. En çok kitap ve CD almayı seviyorum.Sanal kredi kartı kullanıyorum tabi ki !
*Lütfen şu cümleciği iki saniye düşünüp, aklınıza ilk geleni yazın; "ya internet olmasaydı" .......,
İnternet olmasaydı: daha sosyal olur, sanal alemde aradığım birçok şeyi kütüphanelerden ve farklı kaynaklardan bulmaya çalışırdım. Sanki yokluğu o kadar mutsuz etmez beni . Yeni nesil gibi değiliz ki. Onsuz da dönemlerimiz var

Ben de Sevgili TUHFE ye sobe demek istiyorum .Yoksa sobelendi mi?

13 Kasım 2005 Pazar

RASTGELE...

1- Son zamanlardaki takıntım ahşap. Pek bir küçümserdim ahşabı, boyayıp kimyasalları sürüyorlar diye ama elimden farklı işler çıkınca hoşuma gidiyor.
2- Bu ahşap yüzünden çocukken yaptığım peçete koleksiyonculuğuna yeniden başladım. Gittiğim yerlerde utanmadan peçete istiyorum.
3- Son aşkım gelip gidip kocaman kocaman öpücükler veriyor.Bayılıyorum.
4- Yine sokaklarda elini kolunu sallayarak iş güç düşünmeden yürüyebilmek, vitrin bakabilmek ve daha önce görmediğim dükkanları keşfetmek hoşuma gidiyor.
5- Mutfak tekrar ilgimi çekmeye başladı. Bu ev hanımlığı hoşuma mı gidecek ne?
6- Yeni bir printer aldım.Her şeyi yazdırıyorum.İki gün de kartuşu bitti bile.
7- Harry Potter bitmesin diye o kadar yavaş okuyorum ki, meraktan çıldıracağım.
8- Boncuklarımı ihmal etmiş durumdayım. Ama öyle çok takı oldu ki içimden yenilerini yapmakta gelmiyor.
9- Ben çiçeklerimi de ihmal ettim. İtiraf ediyorum.
10- Bu ev bir organizma. Ben topluyorum o kendi kendini dağıtıyor. Ne zaman benim evim de derli toplu olacak.Bunun bir formülü var mı?
11- Temiz koksun çamaşırlarım diye dünyanın yumuşatıcısını döküyorum.Şöyle çekmeceleri açınca kokular gelsin burnuma istiyorum. Lavanta torbaları , sabunlar, yumuşatıcı spreyleri...Yine de istediğim gibi olmuyor.
12- Teşhisi koydum. Bende alma hastalığı var. Bir dükkan açacak kadar boncuktan sonra (11 plastik boncuk çantası, 33 irili ufaklı kavanoz ve 48 boncuk çekmecesi ağızlarına kadar dolu) şimdide bir boya standı açabilirim. Hepsi elimin altında olsun istiyorum ne yapayım J
13- İşte sırf bu yüzden Fimo ya elimi sürmüyorum
14- Okul yıllarında demlik demlik çay tüketirdim. Çalışma hayatına geçişte belki de çaycının çayını sevmediğimden bu alışkanlığım son buldu. Ama son günlerde özellikle ramazanda bu alışkanlığım geri döndü. Çalışma arkadaşlarımdan birini deyimiyle ?çaysıdım?
15- Neredeyse 20 yıllık çay fincanım kırıldı :( Öyle kırılana dökülene pek üzülmem ama fincanım öyle çok anıma tanıklık etmişti ki içim burkuldu.
16- Yarım bıraktığım işlerim, en önemlisi de örgülerim var. Tamamlanmaları gerekiyor.
17- Son günlerde bir takıntım daha var .?Su doku? 9 rakam ve kareler.Saplantı haline dönüşmemesi için uğraşıyorum Bir zamanlar rüyalarımda tetris oynardım. Şimdi bu çıkmasa bari.
18- ?Derya gibi? den geçen sezonki kadar keyif almıyorum. Sihrini mi kaybetti?
19- Bloglarda dolaşmak çok hoşuma gidiyor. Hele bana gelen yorumları takip etmek çok keyifli...
20- Bloguma her yeni bir resim ekleyeceğimde veya yazı yazacağımda çok heyecanlanıyorum. İnşaallah güzellikleri paylaşmamız sonsuza dek sürer.

Bayramdan önce Sevgili Şule Türel 'in beni sobelediğini görmüş ve çok mutlu olmuştum. Yoğunluktan bir türlü fırsatım olmadı yazmaya .Sonra Şule hanım'ın o yazısını tekrar bulamadım. Bu kez de Sevgili Emine tarafından sobelendiğimi görüp mutlu oldum.
Ben tekrar Şule Hanımı sobelemek istiyorum.

Sevgiyle...

7 Kasım 2005 Pazartesi

Bayram Cicileri






Bilgisayardan uzak kalınca bayram tebriği bile yazamadım. Her günümüz bayram neşesinde geçsin...

Sizlere 3 yeni cici daha...

29 Ekim 2005 Cumartesi

YAŞASIN CUMHURİYET

Yine Peçete Tekniği





Seramik tabak üzerine peçete dekupajı...
Zemini zımparaladıktan ve iki kat tafi rengi ile boyadıktan sonra üzerine peçetenin içindeki renklerden sünger ile patine yaptım. Bir de altın rengi ile metalik beyaz kullandım. Peçetemi kesip yapıştırdım. Sonra tekrar hafifçe patineledim. Tabağın arkasını da yalnızca altın rengi ile patineledim.En sonda iki kat sprey vernik attım.
Beğenilerinize sunulur ...

24 Ekim 2005 Pazartesi

Beyaz Güller


Bir peçete tekniği örneği daha. Tam bir peçete ile çalıştım bu kez. Böylece şık bir kutu ve bardak altlıkları elde ettim. Ama çok zorladı beni...

10 Ekim 2005 Pazartesi

İlk Ahşap Boyamam

Kurdela nakışı , dekoratif boyama derken ahşap boyama kursuna geçtiğimiz çarşamba başladım.
Ve ilk tepsimi yaptım. Hocanın söylediğine göre zoru seçmişim. - Her zaman ki gibi - Beyaz ahşapta çalışılması ve kapatılması en zor renkmiş. Onun için başlayacaklara beyazla başlamayın derim. Biraz uğraştırıyor. Karşımdakiler bordoları kahve rengileri sürü sürü verirken ben baya bir uğraştım. Daha tamamlanmadı . Hocamız *son rötüşlar için bana bırak cila atma* dedi ama ben paylaşmak için daha fazla dayanamadım.



ilk derste öğrendiklerim:

1- Ahşap boyamada zımpara çok önemli . Zımparanız yeni olursa işiniz daha da kolay . Ne kadar iyi zımparalarsanız boyanız o kadar güzel duruyor. Hatta yanımdaki arkadaş o kadar iyi zımparalamış ki 2. kat boya atmasına bile gerek kalmadı.

2- Fırçalarınız ne kadar kaliteli olursa o kadar iyi. Ahşabın üzerinde fırça oldukça yıpranıyor. Kaliteli oluşu ömrünü de artıracaktır.

3-Fırçanızı tek yönde kullanacaksınız sağa sola, yukarı aşağı olmayacak

4- Hata yapmaktan korkmayacaksınız . Öyle teknikler var ki hatanız bir anda yok oluveriyor. Yani elinizi korkak alıştırmayın.

5-Objenizin önce arkasını boyayın ve boyamamazlık etmeyin. Millet olarak çünkü önce arkasına çevirip bakıyoruz. :)

6- Hocanın yanında sakın ha boş bulunup "tahta boyama " demeyin. Çok bozuluyor :)

Ahşap Tepsi Yapılışı :

Malzemeler:

*1 adet ahşap tepsi
*1 adet 0 numara su zımparası - Sünger şeklinde olanları çıkmış,oldukça kullanışlı-
*Beyaz akrilik boya - Resim yaptığım zamanlardan kalan akriliklrim vardı ben onları değerlendiriyorum -
*Gümüş boya
* Peçete - Eğer çok beğendiyseniz paşabahçeden aldım -
* Peçete tutkalı - Ben kumaş için almıştım ahşabada kullanılabiliyormuş. Ayrıca peçete tutkalı almanıza gerek yok. Dekupaj tutkalı da peçetede kullanılıyor.
*Patina süngeri
*Beyaz metalik boya
*Vernik

Yapılışı:

Tepsi zımparalandı, bir kat beyaz boya sürüldü kuruması beklendi tekrar zımparalandı ikinci kat boya sürüldü.Diğer renklerde 2 kat yeterli ama beyaz olduğu için ben 4 kat falan boyadım. Sonra patina süngeri ile biraz beyaz biraz metalik alınarak tepsi üzerine tampon yapar gibi dokunulup çekildi ve bir sünger doku oluşturuldu. Kuruması beklenildi. Tepsinin kenarları ve sapların kenarları gümüş boya ile boyandı.Peçete den alınmak istenilen resimler nakış makası ile oyuldu. ( Ben şanslıydım. Çiçekli böcekli seçenlerin işi zordu.) Tepsi üzerine kompozisyon oluşturuldu.Tek katlı peçetelere yırtılmadan üzerinden tutkal nazikçe sürüldü kurumaya bırakıldı. Belki üzerine gümüş boncuk boya ile rötüş yapılacak ve üzerine vernik atılacak. Sprey vernik kullanmayı düşünüyorum.

Umarım beğenmişsinizdir.

Aynı peçeteden peçetelik yapıyorum. Sırada da bir anahtar kutusu ve 2 tepsi var.

Çok yoğunum çoooook....

30 Eylül 2005 Cuma

10 Küçük Mutluluk

Sevgili Fethiye beni uzunca bir süre önce mutluluklarımı paylaşmaya davet etti ama ben anca toparlanabildim.
Bu konuda enteresanım ben, bazen o kadar kolay mutlu olabiliyorken bazen de bu çok ama çok zorlaşıyor.

1- Son aşkıma *Seni seviyorum* dediğimde artık o da bana * ben de seni* deyip kocaman bir öpücük vermiyor mu , İşte o zaman ayaklarım yerden kesiliyor.
2- İlk aşkım bunca yıldan sonra bile hala onu aramak için telefona uzandığımda telefonu çaldırmıyor mu dünyalar benim oluyor.
3- Beğenilmemek en büyük kaygılarımdan biri, beğenilmekse en küçük mutluluklarımdan ...
4- Eskiden başkalarının verdiği hedefleri tutturunca mutlu mutlu olurdum, şimdilerdeyse hedeflerimi belirlerken havalara uçuyorum.
5- Akşamları *ayaz beden* olmak için balkonuma çıktığımda güzel çiçek kokularını duymak beni mutlu ediyor
6- İyi, sıcak bir banyodan sonra temiz çamaşırlar, temiz çarşaflar eşliğinde güzel bir uyku beni çok mutlu ediyor. Anne çarşaflarının kokusuna hiçbir çarşaf kokusu benzemiyor.
7- Yeni doğan bebek kokusu beni mutluluktan çıldırtıyor.
8- Son aşkımla ilk aşkımın artık birlikte planlar yapıp benim için bir şeyler yapmaları beni hem çok mutlu edip hem de ileriki projeleri için heyecanlandırıyor.
9- Alışveriş yapmak , ama özellikle pazardan alışveriş yapmak saatlerce tezgahları eşeleyip güzel şeyler bulmak , *Aaaaa nerden aldın ?Çok şıkmış* dediklerin de *Pazardan* demek beni mutlu ediyor
10- Tabi bir de paylaşmak beni mutlu ediyor. Bir zamanlar *Nil Gün* adlı psikolog yazarın radyoda gece sohbetleri vardı. Demişti ki *Neye ihtiyacınız varsa önce onu verin.* Bu laf benim çok hoşuma gitmişti. Neye ihtiyacın varsa önce onu ver. Gerçekten de deneyince katlanarak bana geri döndüğünü farkettim. Deneyin derim.

Küçük mutluluklarımız çoğalarak büyüsünler kocaman olsunlar, hep bizim olsunlar

Bende Canseldam (Selda) a hem hoş geldin deyip onu mutluluk oyununa çağırmak istiyorum

29 Eylül 2005 Perşembe

Yeldeğirmeni ve Yıldız


Üniversite yıllarında yaptığım kağıt kalıpla elde patchwork çalışması. Kalıplardan birinin adı "yıldız" diğerinin ki de "Yeldeğirmeni".Unutmuştum onları. Kışlıkları çıkartırken sandıkların içinden buldum. Bir ara patchwork e takmıştım. Her gördüğüm kıyafete ne güzel malzeme olur diye bakıyordum. Bu yüzden evdeki gömleklerde az kim vurdu ya gitmedi. :)

28 Eylül 2005 Çarşamba

Burcu'nun Susamlı Patatesi



Burcu 'nun ( http://hobikeyfi.blogspot.com/2005/09/susaml-patates-enfes.html ) susamlı patatesini denedim. Harcın içine susam poşetinin tamamını elimden kaçırsam da enfes oldu.
Afiyet olsun :)

23 Eylül 2005 Cuma

Nasıl yaptım?- detay -




Sevgili Rahime için birazcık daha detay:

Kalıbı ben hazırladım ama bir takı dergisinde kalıp da verildiğini görmüştüm. İsmini şu an hatırlamıyorum ama isterseniz bulurum. Boynuma kağıtlardan hazırladığım kalıpları 5-10 kez deneyerek oluşturdum. Bu kalıplar için tabaklarınızdan yararlanabilirsiniz : )
Kalıbı kumaşımdan kestikten sonra eğer inceyse kumaş tela ile kalıbı kalınlaştırıyorum (ki taftadan hazırladığıma koymuştum.Bkz.resim ) Sonra makinada birleştirip açık bıraktığım uçtan örgü şişi yardımıyla ters yüz ediyorum. Ben tek kata işledim hep boncuklarımı arka yüzü temiz görünsün istedim. Ama gördüğüm örneklerde hep arka yüze de ipi geçirmişlerdi. Boncukları ve aksesuarları kumaşın üzerine döşedikten sonra boyuna bağlamak için biritini ve düğmesini de dikiyorum. Tramm... Kolyemiz hazır. Önemli olan keyif. Çoğu kolyemi ben de dışarda hiç kullanmadım ama yapmaktan çok keyif alıyorum. Umarım sizlerde yaparken benim kadar keyif alırsınız

Sevgiyle...

18 Eylül 2005 Pazar

Biraz da yiyelim

İyi Haftalar

Klasik bir gül börekle merhaba. Son zamanlardaki favori kurtarıcım. Kıymalı olarak yapıyorum.

Malzemelerimiz:

iç için
250 gr kıyma
1 orta boy kuru soğan ve maydanoz
soğanı ve kıymayı kavurmaya yetecek kadar tereyağ ( sıvıyağ da kullanılabilir)
tuz, karabiber

6 adet yufka
2 su bardağı süt
2 adet yumurta
125 gr tereyağı ( margarin kullanılabilir)





Yapılışı:

*İncecik kıydığımız soğanlar yağımızda pempeleşsin. Sonra kıymayı da ilave edip kavuralım.
*Ocaktan alıp, ince kıyılan maydonozu ve arzuya göre tuzu, karabiberi ekleyip soğumaya bırakalım
*Yufkaları ortadan ikiye bölüp 12 adet yufka elde edelim
*Her bir yufkanın düz kısmına hazırladığımız içi yayıp, sigara böreği gibi katlayalım.Kendi etrafında döndürelim.
*Yağlandığımız tepsimize dizelim(ben borcam da pişiriyorum)
*Sütü, yumurtayı ve yağı çırpıp hafif ısıttıktan sonra tepsinin üzerine dökelim.
*Üstü kızarıncaya kadar pişirip AFİYETLE yiyelim


Bu böreğin üzerine yoğurt ve domates sosu da döküp "sosyete mantısı" olarak da servis yapabilirsiniz.

15 Eylül 2005 Perşembe

Lavanta Torbası


Bir mis gibi kokan lavanta torbası daha. Bu kurdela işi benim çok hoşuma gitti.Umarım sizlerde beğenirsiniz. İki katlı küçücük , miniminnacık yastıklar dikip üzerlerini süslüyorum ve çok büyük keyif alıyorum. Bu gün yeni kurdelalar da aldım. Kurs başlamadan harcamayayım malzemelerimi diyorum ama dayanamıyorum.
Bakalım daha neler çıkacak ortaya...

14 Eylül 2005 Çarşamba

Nasıl ördüm?



Yorumlardaki "nasıl ördün?" sorusuna :
Bu örgü tasmayı Derya Baykal 'ın programından esinlenerek yaptım. Bu arada programdan haberi olan var mı?
Malzememiz: Arzu edilen renkte mum ip, tığ, ve zevkinize göre boncuklar
9 adet çektiğim zincir üzerine 8 adet sık iğne battım ve bunu boyun ölçüme göre devam ettirdim. Sonrada dilediğimce boncuklarla süsledim .
Blogumun ilk sayfalarında bu örgünün bordo üzeri sarı metal paralarla süslü olanına yer vermiştim.
Siparişte alabilirim. sebboy05@yahoo.com

İlgilenenlere...

Sevgiyle...






13 Eylül 2005 Salı

İlk Kurdela Nakışım

İlk denemem ;öyle mutlu oldum ki sonuçtan ...
İstanbul Mısır Çarşısı'ndan aldığım lavantalar için küçücük bir yastık diktim. Yine İstanbul 'dan aldığım kurdela nakışı kitaplarından öğrendiğim 5 motifi hemen uyguladım.
Ekim ayının ikinci haftası kurdela nakışı kursuna başlıyorum Eminim çok güzel şeylerde orada çıkacak. Tümünü paylaşabilmek umuduyla ...

12 Eylül 2005 Pazartesi

Nasıl yaptım?

Öncelikle tabi ki malzememizi belirliyoruz. Ben her zamanki gibi eldekileri değerlendirmekten yanayım . Mutfak perdemin arta kalan kumaşından, daha önce boynuma göre hazırladığım kalıba göre kestim.Makinada iki kat kestiğim bu boyunluğu birleştirdim. Ters yüz ettikten sonra birbirine yakıştırdığım pullarımı ve boncuklarımı kumaşımın üzerine işledim. Ben bu işe dansöz işi diyorum. Dansöz kıyafetlerini işlerken bu işlemenin daha az boncuklusunu sık sık yapıyorlar. Keyifli bir çalışma oldu. Boncuk dizmekten sıkıldıktan sonra bu kumaşla boncukları birleştirme fikri geldi aklıma. Daha sonra dergilerde de benzerlerini gördüm.
Umarım yaparken sizde benim kadar keyif alırsınız.

Ve benzer bir çalışmam daha ....

31 Ağustos 2005 Çarşamba

Denizcinin Penceresinden


Denizcinin penceresinden üç farklı görüntü sizlere...
Çerçevesi, baskılı etamini , ipleri ve iğnesi birarada satışa sunulmuş. Size sadece belirli yerlerini işlemek kalıyor. Aşağıdaki sayfalarda yeni fikirler edinmek için .

www.dmcturkiye.com
www.goblen.com

30 Ağustos 2005 Salı

Sepetim


Neredeyse 10 yıl önce gelen bir arajman sepetiydi. Bir ara fırça sepeti , toka sepeti, kitap sepeti oldu. Baktım ki pek bi sade...Önce bir güzel yıkayıp , sabunlayıp, kurutup, sonra parmak yaldızla gelişi güzel yaldızladım. Üzerine cila ve sonra da kurdelasını taktım. Şimdi o banyomda ...

29 Ağustos 2005 Pazartesi

Yeni yeni yeniden

Can arkadaşlarımdan birini de göreceğim İstanbul 'da. Neredeyse bir yıl önce annesinin kolyesini kendisi için yenilememi istemişti. Fırsat bu fırsat deyip boncuklara benden de eklemeler yapıp aşağıdaki iki kolyeyi ve küpeleri yaptım. Umarım hoşuna gider.