19 Haziran 2010 Cumartesi

MAKYAJINIZI TEN RENGİNİZE GÖRE YAPIN

Makyaj uzmanları her cilde uygun makyaj renklerini belirledi.


Açık ten
Açık pembe tonlarındakş allıklar çok açık tenin solgun görünümünü düzelterek sağlıklı ve enerjik gösterir. Şeftali, toprak tonlarındaki farlar gözlerinize canlılık katar. Dudaklarınızda ise canlı renkler kullanabilirsiniz.



Orta ten
Sarı bazlı fondötenleri tercih edebilirsiniz. Doğal tonlardan fazla uzaklaşmadan sütlü kahve, bej, ağaç yeşili gibi far renklerini de deneyebilirsiniz. Elmacık kemiklerinizde şeftali tonlarından allıklar cildinize renk katacaktır.



Buğday ten
Buğday tenler birçok farklı rengi birlikte taşıyabilir. Pastel tonların yanı sıra canlı ve parlak far renklerinin de bu cilt rengine çok yakışacağını söylüyor. Karamel, böğürtlen, kırmızı tonları ve tarçın renklerini dudaklarınızda rahatça kullanabilirsiniz.



Esmer ten
Işıltılı altın ve bakır tonları size çok yakışacaktır. Dudaklarınızda doğal bir görünüm istiyorsanız bej tonlarında ruj ya da dudak parlatıcıları, daha canlı renkleri seviyorsanız kiremit, böğürtlen ve şarap tonlarında kremsi renkleri tercih edebilirsiniz.

Adım adım plaj hazırlığı

InStyle dergisi, plajda seksi ve ince görünmenin püf noktalarını anlattı.

OTURMA TARZINIZI DEĞİŞTİRİN
Dizlerinizi kırarak oturmak, bacaklarınızda 'liposuction' etkisi yaratır. Vücut dili uzmanı Pati Wood, "Bu duruş, üst bacaklarınızdaki fazlalıkları saklamanın yanı sıra, dikkati gövdenize ve dizlerinize çekerek daha ince görünmenizi sağlar" diyor.

OTOBRONZAN İLE İNCELİN
USTACA yapılmış bir otobronzan uygulaması siyah küçük elbise gibidir, çünkü sizi daha ince gösterir! Vücudunuza peeling yaptıktan sonra ince bir kat otobronzanı eşit şekilde sürün. Hiçbir noktayı kaçırmamak için her açıdan rahatlıkla uygulayabileceğiniz sprey olanları deneyin.

ŞİŞKİNLİKTEN KURTULUN
"BİKİNİ giymeden önceki üç gün karbonhidrat ve tuzlu gıdalardan uzak durun" diyor beslenme uzmanı Cyntia Sass. Ayrıca şişkinlik yapan fasulye, brokoli gibi sebzelerle idrar söktürücü kuşkonmaz ve domates gibi sebzeleri bir süre tüketmeyin. Bol bol bitki çayı için.

SAÇLARINIZA ÖZEN GÖSTERİN
Hasır bir şapka hem saçınızın gözünüze girmesini önler, hem güneşten korur, hem de şık görünmenizi sağlar. Saç stilisti Christine, "Saçınıza hareket katmak için plaja gidene kadar örün. Plajda örgüleri açın" diyor.

YUMRUĞUNUZ KADAR YİYİN
MİDENİZ boşken ortalama yumruk büyüklüğündedir. Eğer onu sadece yumruğunuz kadar yiyecekle doldurursanız karnınız düz görünür. Beslenme uzmanı Cyntia Sass, acıktığınızda, midenizi yumruğunuz kadar dolduracak kuru meyve ve kuruyemiş yemenizi tavsiye ediyor.

DOĞRU BİKİNİYİ SEÇİN
STİL danışmanı Tülin Kermen, desenli bikini modellerinin kalçaları daha ince gösterdiğini, ipli bikinilerin ise bacak boyunu uzun gösterilebileceğini söylüyor.

KALÇANIZI SIKILAŞTIRIN
DERMATOLOG Jeannette Graf, "Yeni çıkan selülit kremleri, poponuzu kusursuz yapmasa da, birkaç saat boyunca pürüzsüz bir görünüm veren yoğun içeriklere sahipler" diyor.

BACAKLARA VAKİT AYIRIN
DR. MELİSA Eczacıbaşı, "Duşta bacaklarınıza peeling yapıp bekletin. Bacaklarınıza üç dakika kadar soğuk su tutmanız, onların daha canlı görünmesini sağlar" diyor. Eczacıbaşı, kalça ve bacaklarda kılcal damar oluşumuna neden olduğu ve cildi kuruttuğu için sıcak suyu asla önermiyor.

BOL BOL YOĞURT TÜKETİN
DİYET ve beslenme uzmanı Aylin Yılmaz, metabolizmayı hızlandıracak besinler tüketmenizi öneriyor. Çabuk kilo vermek ve karın bölgesindeki yağlardan kurtulmak için yoğurt mucize bir gıda.

TÜYLERİNİZLE VEDALAŞIN
BACAKLARINIZIN tuzdan yanmaması için tüylerinizi denize girmeden bir gün önceden alın. Pürüzsüz görünmelerini istiyorsanız bol bol nemlendirin.

MUTLAKA GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ KULLANIN

Doğru güneş gözlüğü kullanmayı ihmal etmeyin !

Güneş gözlüklerinin genellikle güneş ışınlarının göz kamaştırıcı etkisinden korunmak ya da şık bir aksesuar olarak kullanıldığını söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Osman Oram, güneş gözlüklerinin çok daha önemli olan asıl görevinin, gözleri güneşin yaydığı ultraviyole ışınlarının zararlarından ve neden olabileceği ciddi göz hastalıklarından korumak olduğunu söylüyor.

Ultraviyole ışınlarının göz üzerindeki olumsuz etkilerini iki gruba ayıran Doç. Oram, güneşin kısa ve uzun dönemde gözleri nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor:

"Güneşli bir günde, gün boyunca uzun süre ultraviyole ışınlarının etkisinde kalınması nedeniyle, kısa dönem olumsuz etkilere örnek olarak, gözlerde derideki güneş yanığı benzeri zedelenmeler oluşabilmektedir. Bu zedelenmeler genellikle birkaç gün içerisinde iyileşebilmekte, bununla birlikte ağrılı olmakta ve gözde bazı ciddi enfeksiyonların oluşmasına ortam hazırlayabilmektedir. Ultraviyolenin göz üzerindeki esas ciddi olumsuz etkileri ise uzun dönemde sürekli ultraviyoleye maruz kalmayla ortaya çıkan maküla (sarı nokta) dejenerasyonu ve katarakt gibi dünyadaki en önemli ve en çok görülen iki görme kaybı nedenidir. Güneşe maruz kalınma derecesini artıran çeşitli faktörler ultraviyole ışınlarının göze verebileceği hasarı artırabilmektedir.

Bu faktörleri şöyle özetlemek mümkündür:

Çevre: Ultraviyole etkisi karda, kumda ve suda daha fazladır.
Yükseklik: Deniz seviyesine göre yükseklik arttıkça ultraviyole seviyesi artar.
Enlem: Ultraviyole ekvatora yaklaştıkça yani enlem derecesi düştükçe artar.
Dış ortamda kalma süresi: Güneşte kalma süresi arttıkça alınan ultraviyole miktarı artar.
Göz ve deri rengi: Açık renkli gözlere ve deriye sahip kişiler ultraviyole açısından daha fazla risk taşır.
Günün saati: Ultraviyole miktarının en yüksek olduğu saatler 10 ila 16 saatleri arasıdır.
Mevsim: Ultraviyolenin en kuvvetli geldiği dönem ilkbahar ve yaz aylarıdır, sonbahar ve kış aylarında ultraviyole seviyesi düşer.
İlaçlar: Tetrasiklin, doksisiklin gibi bazı ilaçlar gözlerin ve derinin ışık hassasiyetini ve ultraviyolenin olumsuz etkisini artırır.

Güneşin göz üzerinde oluşturduğu sözü edilen zararlarından dolayı, bugün artık küçük yaşlardan itibaren tüm bireylere güneşli ve özellikle de yukarıda belirtilen ultraviyole açısından riskli ortamlarda sürekli güneş gözlüğü kullanması önerilmektedir. Çok sayıdaki güneş gözlüğü çeşidi arasından en uygun olanı seçerken gözlük çerçevesinin ve camların şekli dışında dikkat edilmesi gereken çeşitli faktörler vardır."

Vücudunuzu Şekillendirmenin Yolları

Vücudu Şekillendirmenin YollarıTatile çıkmaya hazırlık yapıyorsunuz ve çok kısa bir süreniz var. Vücudunuzu şekillendirmenize yardımcı olacak öneriler burada!

Tatile çıkmaya hazırlanıyorsunuz ve çok kısa bir süreniz var. Vücudunuzu şekillendirmenize yardımcı olacak öneriler burada!

Karın Şişkinliğinizi Giderin

Karın şişkinliğinizi gidermek için limonlu su için. C vitamini bakımından zengin idrar söktürücü bu doğal içecek detoks ve dezenfektan olarak da bilinir. Vücudunuzdaki fazla suyu atmanıza yardımcı olur. Acıkmanızı önler.

Limonlu su içmeyi sevmiyorsanız sadece limon suyunu içebilir, yeşil çaya ekleyebilirsiniz. Bu metabolizmanızın iki kat daha fazla çalışmasını sağlar.

Bunu deneyin: Su şişenize limonlu koyun ve gün sonuna kadar ara ara bunu için. 

Son 5 Lokmanızı Yemeyin

Kilo vermek için kendinizi yememeye mahkum etmeyin. Öğle ve akşam yemeklerinde son 5 lokmanızı yemeyin. Bu günde 500 kalori daha az almanızı ve haftada 450 gr zayıflamanızı sağlar. Eğer yaktığınızdan daha az kalori alırsanız zayıflarsınız ve katı diyetler uygulamak zorunda olmazsınız. 5 lokma az yeme kuralı biraz zor görünebilir ancak uzun vadede mutlaka zayıflayacağınızı aklınızdan çıkarmayın.

Bunu deneyin: Eğer yiyecekleri israf etmekten hoşlanmıyorsanız daha küçük tabakta yemek alın.

Her Gün Bir Omlet Yiyin

Uluslararası Obezite Kuruluşu'nun 2008'de yaptığı bir araştırmaya göre, sabah yumurta yiyenlerin yüzde 65'i aynı oranda kalori alanlara oranla daha fazla zayıflamış.

Protein deposu yumurta ile yağsız peynir, ıspanak ve domates gibi yiyecekler tüketilirse daha tok hissetmenizi sağlar.

Bunu deneyin: Zamanınız yok mu? Omleti 3 dakikada mikrodalga fırında yapabilirsin. Akşamdan mikrodalga kabınız içine kıracağınız yumurtanız sabah 1 dakika içinde hazır olacaktır.  

Her Gün Yürüyün

Vücudumuz yürümemiz için tasarlanmıştır ama modern taşıma araçları bacaklarımızı çok fazla kullanmamamıza neden oluyor. Tv ve bilgisayar karşısında uzun süre zaman geçirmemiz hergün harcamamız gereken kaloriyi yakmamızı engelliyor.

Hastalıkları Kontrol Merkezi tavsiyesine göre haftada 150 dakikalık tempolu yürüyüş gibi aerobik hareketleri formumuzu korumamamıza yardımcı oluyor.Günde sadece 21 dakikalık yürüyüş ile zayıflayabilir, kalp ve diyabet hastalığı risklerinden korunabiliriz. Yürürken her 10 dakikada bir ara verebilir, yürüyüş programınızı haftada 3 güne indirebilirsiniz. Ancak haftada 5 kez yürümek aralıklı yürümekten daha etkili olabilir.

Bunu deneyin: Ofite ufak tefek işlerinizi yaparken hareket etme fırsatlarını kaçırmayın. Alışveriş listenizi oluşturmadan önce marketi dolaşın. Akşam yemeğinden sonra komşularınızla yürüyüşe çıkın.

Çocuk Gibi Oyun Oynayın

Egzersiz yapmak vücudunuzu şekillendirmenin tek yolu değilidir. Kumdan kaleler yapın, frizbi oynayın, bisiklete binin ve voleybol oyunayın. Çocuklar küçük enerji makineleridir, hareket ederek kalorileri yakın.

Doğa sporları da vücudunuzu şekillendirir, yani "Yürüyün, dalın ya da sörf yapın". Güneş ısısı doğal zayıflatma aracıdır.

Bunu deneyin: Doğa sporlarını sadece yazın değil he zaman yapın. Hoşlandığınız bir spor takımına katılın ya da jimnastik sınıfına kayıt olun. 

Kendinizi Disipline Edin!

Gerçekten daha zayıf görünmek istiyor musunuz? O halde bu karın düzleştirme egzersizlerini deneyin. Dik durun veya oturun, sanki birisi karnınıza vurmuş gibi karnınızı içinize çekin. Bu şekilde 30 saniye bekleyin ve bırakın. Bu hareket sadece karın kaslarınızı güçlendirmeyecek aynı zamanda doğru durmanızı sağlayacak.

İyi duruş düz karına sahip olmanızı da sağlar. Gevşek oturmak karnımızın öne çıkmasına neden olur. Doğru duruş için kulaklarınızın omuz hizasında olmasına, omuzlarınızın dik durmasına özen gösterin. Yani başınızla kitap varmış gibi yürümeye çalışın. Gerekirse bu egzersizi mutlaka yapın. İlk zamanlarda karnınız hemen dümdüz olmayacak ancak içinize çekme egzersizlerinizi yapmaya devam edin.

Bunu deneyin: Ofiste, kumsalda, arabada mutlaka bu egzersizi deneyin. Mutlaka faydasını göreceksiniz.

Probiyotikleri Deneyin

Yoğurtta doğal olarak bulunan probiyotiklerin sindirim sisteminizin çalışmasına yardımcı olarak zayıflamayı sağladığı biliniyor. Probiyotikler doğal bağışıklık sisteminin güçlenmesini de sağlıyor. Bu yararlı bakteri ek olarak süt gibi gıdalarla destek olarak da alınabiliyor.

Bunu deneyin: Probiyotik içeren yoğurt yiyin, süte karıştırarak tüketin ya da düzenli olarak meyveli yoğurt yapın.

Kaynak:ivillage.mynet.com

Sadece şaka yapıyordum, üzgünüm

Dürüstlük ilişkilerde oldukça önemlidir ama hiçbir erkek kolayca romantik olamaz.

Erkeklerin yalanlari Çıktığınız erkek doğru smu söylüyor yoksa yalancının biri mi? Dürüstlük ilişkilerde oldukça önemlidir ama hiçbir erkek kolayca romantik olamaz. İşte her erkeğin söylediği 7 yalan..

1. "En iyi arkadaşların taş gibi!"
Kadınlar sevgilisinin kız arkadaşlarını hiçbir zaman beğenmemesini ister. Bu nedenle kız arkadaşını nasıl bulduğunu sorduğunda duymak isteyeceği en son şey, "kız arkadaşın çok güzel, taş bebek gibidir". O yüzden erkekler bu soruya her zaman "korkunç, sen daha güzelsin" diye cevap verir.

2. "Üzgünüm"
Bir erkek özür diliyor ve üzgün olduğunu söylüyorsa aslında neden bunu yaptığına dair hiçbir fikri yoktur. Bir erkek kadınlardan defalarca özür dileyebilir ancak aslında yanlış yaptığını düşünür ve karşısındakinden özür beler. Erkek arkadaşınız gelecek sefere sizden özür dilediğinde 'neden' özür dilediğini ve üzgün olduğunu sorun. 

3. "Ali'nin dertleşmeye ihtiyacı var"
Uzun zamandır tanıdığı birinin konuşmaya ihtiyacı olduğu için onunla buluşması gerektiğini söyleyen erkek yalancıdır. Erkekler kadınlar gibi değildir, bir sorun üzerinde uzun uzadıya konuşmazlar. Sadece birşeyler içip maç izlerler. Nadiren de olsa sorunları üzerinde konuşan erkeklerin bu sohbeti 4 dakikadan fazla sürmez ve "Bunu kafana takma. Birşeyler içip maç izleyelim" cümlesi ile noktalanır.

4. "Tünele giriyorum, seni duyamayabilirim."
Evet bunu sevgilinizi arayıp hoşuna gitmeyen şeyler söylediğinizde duyduğunuz cümledir. Her zaman da işe yarar.  Bir erkek bunu söylerken arabada değil evinde olabilir. Bu sizinle sohbet etmekten sıkıldığı anlamına gelmez. Birkaç güzel espri, güzel söz duymak isterler elbette, sadece işler karışmaya başladığında başvurdukları bir yoldur.

5. "Kedini ya da köpeğini sevdim"
Erkek arkadaşınızı eve çağırdığınız ve daha önce bahsetmeiğiniz kediniz ya da köpeğiniz sizi karşıladı.Sürekli ona kedinizden ve sıcak aile saadetinizden bahsettiniz. Erkek bu aşamadana "bana ne bunlardan" diye düşünürken siz, "onu sevip sevmediğini sorarsınız".. Ve cevap.. Yalan.. Sadece sizinle vakit geçirmek istiyor, evcil hayvanınızla değil.

6. "Seninle harika oluyor ancak ufak bir ara verebilir miyim?"
Yatakta en ateşli anda bir erkek bunu söyleyip yataktan kalkıp banyoya gidiyorsa ya da kendini tam anlamıyla veremiyorsa bir sorun vardır. Aslında bu erkeğin seksi bitirmek zorunda olduğunu gösterir. Lütfen gerçeği söylemesi için zorlamayın.

7. "sadece şaka yapıyordum."
Çoğu erkek aile, arkadaşınız ya da sizin hakkınızda bazı şeyleri ufak ufak söyler, hoşunuza gitmediğini görünce 'sadece şaka yapıyordum' der. Örneğin erkek arkadaşınız eğer sizinle çıkmasaydı kız kardeşinizle çıkabileceği şakası yapıyorsa, sonrasında size sarılıp "şakaydı" diyorsa dikkat edin.

Kaynak:ivillage.mynet.com

İlişkinizi Nasıl Kurtarılır?

ayrılık resimleriKonu ilişkiler olduğunda taviz verilmeyecek konular ortaya çıkabiliyor. Bazen ilişkiler başka boyutlara taşınabiliyor.

Bir sabah uyanınca aşkınızın bittiği hissine kapılabilirsiniz. İlişkinizde biraz gürültü oluştuktan sonra belkide ilişkiniz süratli ve anlaşılmaz konuşmalara dönüşebilir ya da belki ilk kavganızı etmişsinizdir. Kaygılanmaya başlarsınız: Bu geçici bir durum değil mi? Bu o mu? Bu ben miyim? Bu bizim ilişkimiz mi?

Dürüst bir bakış açısına hazırsanız, bu cevapları bulmanız için size birkaç önerimiz var.

Kendi hata ve eksiklerinizi listelemek eğlenceli olmasa da ilişkinizin desteğe ihtiyacı olduğu durumlarda kendinize bir ayna tutmak yararlı olabilir. Kendinize bu soruları sorun;

'Sürekli onu mu suçluyorum?
Davranışlarımı incelerken dürüst müyüm?
Onun hakkında çok fazla negatif düşüncelere mi sahibim?
Partnerimin düşünce ve görüşlerine saygılımıyım?
Yoksa olayların hep benim istediğim gibi olması için ısrar mı ediyorum?'

Eğer bu sorulara dürüstçe verdiğiniz cevap 'Evet' ise ilişkiniz yıpranıyor demektir.

İlişkinize bir bakın. Bu size yalan söyleyen, aldatan ya da bencil davranan dördüncü erkek arkadaşınız mı? Eğer öyleyse bu sorunun sizde olduğunu gösterir. Kendinize çeki düzen vermenizin ve davranışlarınızın sorumluluğunu almanızın tam zamanı.

Tabiki sorun her zaman sizde değildir. Sürekli kendinizi suçlama eğilimindeyseniz şunu bilinki onun yapması gereken şeyleri bile reddetmeniz ilişkinizin düzgün bir şekilde ilerlemesine neden olmaz. Kendinizi ona karşı ezdirirsiniz ve bu da hiç güzel bir durum değildir.

İlk olarak partnerinizden gelen her türlü aşağılayıcı söylemlere tepki gösterin. 'Yemeklerin berbat'. 'Bu fikrin aptalca'. Bu tekrarlar dengenizi bozar ve ilişkinizin aşınmasına neden olur.

Ayrıca, ilişkinizin sizi fiziksel olarak nasıl etkilediğine bakın. Çünkü bu aranızdaki anlaşmazlıklarınızın bir işareti olabilir.

Kan basıncınız artmaya başlıyorsa, uyumakta zorlanıyorsanız ya da iştahınızda dramatik değişiklikler varsa karşınızdaki sizi zorluyor demektir.
Aranızdaki iletişimin kalitesini kontrol edin;
'Aranızdaki samimiyet doğru mu ya da sadece yaşam alanını ve yemeğinizi mi paylaşıyorsunuz?
Duygusal düşüncelerinize bakın. Partneriniz hayatı hakkında sizinle konuşuyor mu?
Korkuları? Hayalleri?
Kendinizi hayatınızı ona anlatmak için hazır hissediyor musunuz?
Ya da siz sadece arada seks yapan ev arkadaşları mısınız? İhtiyacınız olan yakınlığı size göstermiyor mu?

Eğer öyleyse, onunla açık sözlü konuşmanızın zamanı gelmiş demektir. Ayrıca onun davranışlarındaki değişiklikleri ve devam edip edemeyeceğinizi de değerlendirin.

Çiftlerin ilişkileri üzerinde hem bireysel olarak hem de birlikte çalışmaları gerekir. İki tarafta tatmin olmuş gözükmüyorsa ve partneri tarafından anlaşılamıyorsa, her ikinizde duygularınızın ciddiye alınmadığını düşünürsünüz.

İhtiyacınız olan tek şey aşktır. Büyüyen, sağlıklı ve tatmin edici ilişkilerden bahsetmiyoruz.

İlk aşama güven, paylaşılan değerler ve çekiciliğe bakmaktır. Bunlar ilişkilerdeki samimiyeti gösterir. Eğer bunlar yerinde yoksa büyük değişimler yapmanın ya da yolları ayırmanın zamanıdır.

İlişkinin bittiğinin bir göstergeside bir taraf değişiyorken diğer tarafın bunu kabul etmemesidir. Yeni bir tutku bulmuşsanız ve partneriniz bu değişikliğin olmasını istemiyorsa ilişkiniz kötü yönde gidiyor demektir. İlişkiler büyümeli ve gelişmelidirler aksi halde boş olurlar.

Problemi siz başlatmamış olsanız bile onu çözmeye çalışmak ve çözmek iyi bir teşviktir. Araştırmalara göre tatmin edici ve güven dolu ilişkiler, uzun süreli, sağlıklı ve ekonomik açıdan daha güvenli oluyorlar. Doğru iletişim hayatının en büyük mutluluklarından biridir. Buraya ulaşmak ve ulaşılmak için izlenilen yol çok da kolay değildir. Kendiniz hakkında dürüst olun. Onun hakkında da dürüst olun. İşler ters gittiğinde de destek almaktan çekinmeyin. İlişkinize saygı göstermeniz gereklidir. İlişkiyi devam ettirmenin ya da bitirmenin tek yolu budur.

Kaynak:ivillage.mynet.com

Saçınızın dökülmesi ile ilgili 7 yanlış

Saç dökülmesi ile ilgili 7 yanlışSaç dökülmesi'nde mevsimsel, genetik ya da duruma bağlı olarak gerçekleşebilir.

Saç dökülmesi hakkında doğru bilinen yanlışların en yaygınları ise şu şekil.


1) MİT: Erkek tipi kellik ailenin anne tarafından gelir.

GERÇEK: Erkek tipi kellik geni, annenin de baba nın da gen havuzundan gelebilir; bu yüzden kellik ailenin her iki tarafından da miras alınabilir.


2) MİT: Günde ortalama yüz saçın dökülmesinde endişelenecek bir durum yoktur, çünkü bu normaldir.

GERÇEK: Erkek tipi kelliğiniz yoksa bu doğrudur; çünkü dökülen saçların yerine, kısa süre sonra derinin altındaki saç foliküllerinden çıkan yeni saçlar gelecektir. Bununla birlikte, eğer erkek tipi kelliğiniz varsa, günde "normal" yüz tel saçı kay betmek bile sorun olabilir. Çünkü saç folikülleri ölmektedir ve yeni ürettikleri saçlar gittikçe daha incelecek ve sonuçta foliküller sadece şeftali tüyü ne benzer saçlar yapabilir hale geleceklerdir. En son olarak, foliküller tamamen ölecek ve hiç saç üretemeyeceklerdir.


3) MİT: Saç foliküllerinin sayısı, ilaçlar, doğal ya da kimyasal tedaviler, masaj, diyet ya da başka yollarla arttırılabilir.

GERÇEK: Hayır. Saç foliküllerinizin sayısı ve çapı tamamen kontrolünüz dışındadır ve kalıtsaldır. Ya pacağınız hiçbir şey saç foliküllerinizin sayısını değiştirmez. Fakat bu kitapta anlatılan önleme ve tedavi yöntemleriyle folikülleri öldüren DHT'nin etkilerine karşı mücadele edebilirsiniz.


4) MİT: Saçın kesilmesi onun daha çabuk ve gür uzamasını sağlar.

GERÇEK: Hayır. Saç ayda yaklaşık bir buçuk san timlik ortalama bir hızla uzar. Saç telinin dibi ucuna göre biraz daha kalın olduğundan, saç oldukça kısa kesildiğinde, yaklaşık bir hafta boyunca sanki daha gürmüş gibi görünür. Fakat saçları kesmenin telin kalınlığı ya da foliküllerden uzayacak saç sayısı üzerinde hiçbir etkisi yoktur.


5) MİT: Kesmediğim sürece saçlarım uzamaya devam eder.

GERÇEK: Hayır. Uzunluk saçınızın doğal döngü süne bağlıdır ve bu yalnızca size özgüdür. Saçın uzama dönemi ne kadar uzunsa, saç o kadar uzun olacaktır. Eğer uzama döneminiz doğuştan uzunsa, saçlarınızı rahatça belinizin altına kadar uzata bilirsiniz. Eğer doğuştan gelen uzama döneminiz kısa ise, saçınız belinize erişmeden dökülecek ve belli bir uzunlukta kalacaktır. Size özel uzama döneminin süresi kalıtıma bağlıdır ve beslenmeden etkilenir.


6) MİT: Şapka takmak saç kaybına neden olur.

GERÇEK: Sürekli olarak, kan dolaşımını kesecek kadar sıkı bir şapka giymiyorsanız, şapka saç kaybına neden olmaz. Bununla birlikte gözenekleri tıkayabilecek ter, kir ve cilt partıkülleri saça zarar verebilir.


7) MİT: Saç kurutma makinesi saç kaybına neden ola bilir.

GERÇEK: Hayır. Fakat sonradan dökülecek şekilde saçı kurutabilir, yakabilir ve zarar verebilir. Dökü len saçın yerini, uzama dönemi esnasında folikülden çıkacak yeni saç alır.

Kaynak:Ekolay.net

NEYİ HANGİ SIKLIKTA YIKAMALISINIZ?

Zararlı organizmalar hiç tahmin etmediğiniz yerlerde ve hatta maalesef yatağınızda bile pusuda bekliyor olabilir.

Evinizin, dolabınızın ve hatta saçlarınızın nasıl daha temiz, taze ve muhteşem gözükebileceğini araştırdık.


Sutyenler
Göğüs ölçünüz, sütyeninizi be sıklıkla yıkamanız gerektiğini belirliyor. Eğer göğüsleriniz büyükse, koltuk altlarınız daha çok çukurda kaldığından terlersiniz. Terlediğinizde ise deri hücre kaybınınz arttığından sutyeniniz kokmaya başlar ve göğüslerinizin altında sıcaktan dolayı lekeler oluşur. Eğer vücudunuzun üst kısmı genişse sutyeninizi her giyişten sonra yıkamalısınız. Dümdüz bir vücut yapınız varsa birkaç gün çamaşır makinesinden uzak durabilirsiniz. Sutyenlernizi makineninizin ılık su ayarında, külotlu çorapların içine koyarak yıkamanızı öneririz.

Çarşaflar
Eğer düzenli olarak yıkanıyorsanız, çarşaflarınızı haftada bir yıkamanız yeterli olacaktır. Peki ateşli bir geceden sonra bu yıkama işlemini ne sıklıkla yapmalısınız? Vücudun seks sırasında salgıladığı sıvılar protein ve laktik asit açısından çok zengin olduğundan leke bırakırlar. Sprey otobronzanlar da benzer şekilde sorun yaratabilirler. Bunun için çamaşırları bir kova soğuk suya koyarak üzerine lavanta yağı ekleyin bu şekilde 20 dakika bekledikten sonra normal yıkama işlemine geçebilirsninz.

Jeanler
Uzmanlar jean'lerin temizliği için kuru temizleme yapılması öneriyor. Evde ise soğuk suda elde yıkayabilirsiniz. Bu şekilde jeanlerinizin rengini de uzun süre koruyabilirsiniz. Her beş ila on giyişinizden sonra pantolonunuzu ters çevirerek yıkayın ve kuruması için açık havada değil, mümkünse evin içinde bir yere asın.

Saçlar
Şimdiye kadar saçları sıklıkla yıkamanın çok zararlı olduğunu duyduk. Ancak uzmanlara göre ılık havalarda her gün yıkamanın saçlarımızın sağlığına olumsuz hiçbir etkisi yok. Saçlarınızı yeterince yıkamadığınızın en büyük işareti saç diplerinde oluşan kaşıntıdır. Duşa girin ve saçlarınızı ıslatmadan önce bir parça şampuan sürün. Yağ, şampuanla su olmadan daha çabuk birleşir. Bu da saçınızın daha kolay temizlenmesini sağlar.

Spor ayakkabılar
Onları çamaşır makinesine atmak yerine su yöntemi deneyin: İki yemek kaşığı talk pudrası, bikarbonatlı soda, iki damla karanfil yağı, iki damla çay ağacı yağı (bakterileri öldürmek için) ve iki damla lavanta yağını bir kasede karıştırın. Bir kilotlu çorabın içine ayakkabılarınızı koyarak ağzını sıkıca bağlayın ve ayakkabılarınızı iyice sallayın. Kokuya sebep olan bakterileri öldüren bu karışım, aynı zamanda çok güzel bir koku verecek. Bunu sıklıkla uygulayabilirsiniz.

5 DAKİKADA SABAH MAKYAJI

Her sabah makyaj yapmak özellikle evli ve çocuklu olanlarımıza çok zor gelir. Her şeye yetişip sadece 5 dakikada makyaj yapmak istemez misiniz?

İlk kural acele etmeyin!

Yüzünüze ayrı ayrı fondöten ve nemlendirici sürmek yerine renkli nemlendiricileri tercih edin. Nemlendiricinizi fırça ya da sünger yerine temiz ellerinizle cildinize uygulayın.

Fondötene göre daha ince olacağından yüzünüzde fondöten gibi koyu veya açık renk farkları oluşmaz.

Daha sonra krem allığınızı yüzük parmağınızın ucuyla elmacık kemiklerinize uygulayın. Yumuşak karışım sizi daha mutlu gösterecektir.

Yumuşak siyah bir eyeliner kalemi alın ve kirpik diplerinize doğru uygulayın. Uygulama sırasında bulaşma olursa parmağınızla veya kulak çubuğu pamuğuyla silebilirsiniz. Sonrasında kirpiklerinize maskaranızı sürün. Biraz kuruması için gözlerinizi kapamayın.

Dudaklarınıza dudak renginize yakın bir ruj uygulayın veya parlatıcı sürün. Kırmızı gibi iddialı renkleri düzgünce sürmek zaman aldığı için bunları tercih etmeyin.

İYİ ÖPÜŞMENİN 18 KURALI

Onunla öpüştüğünüzde nefessiz kalmasını, başını döndürmek mi istiyorsunuz? Eski moda öpüşmelerle başlayıp onu yatak odasına götürecek yeni öpüşme tekniklerini deneyin. Önereceğimiz yeni teknikler sayesinde partneriniz öpücüğünüzden çok memnun kalacak. İlk öpüşmenin filmlerdeki gibi öldürücü etkisi olmayabilir. Öpüşürken yırtıcı hayvan gibi davranmamaya ve mümkün olduğunca az tükrüklü olmasına çalışın. Öpücüğünüz iki insan arasında çok özel şeyler paylaşıldığını gösteren çok sıcak, ağır ve romantik olmalı. Çoğu kişi "sıcak ve ağır" tanımlamasını "ıslak ve dağınık" ile karıştırma hatasına düşer. Islak ve dağınık öpüşenler kadınlar tarafından beğenilmezler ve "kötü öpüşenler" listesinde yer alırlar. Bazıları bunu isteyerek yapabilir ve bunu etrafındakilere övünerek anlatabilir .

İşte en etkileyici 18 öpüşme kuralları..


Bayanlar ve baylar öpüşeceğiniz zaman dudaklarınızı ıslatmayın. Bu ünlü bir şarıkıcının seyirci önünde şarkı söylemeye başlamadan önce boğazını temizlemesiyle eşdeğerdir.


Öpüşürken diliniz kutudan birden fırlayan kukla gibi ağzınızdan çıkmasın, ağzınızın hafif açık olması yeterli.


Erken ortaya çıkan Fransız tarzı bu öpüşmeyi hemen denemeyin. Partnerinizin bunu denemeye çalışacağından şüpheleniyorsanız; 1) Ağzınızı kapatın, 2) Ağzınız açık olsun, dilinizi çıkarmayın.


Öpüşmenin daha ateşli bir hal almasını istiyorsanız dilini hissettiğinizde hoşunuza gittiğini gösteren bir işaret verebilirsiniz. Bu süreç yarım saat ya da 30 saniye olabilir.


Ağzınızı partnerinizinkinden çok daha geniş açmayın. Öpüşme taklit etme değildir.
Öpüşürken kaba konuşmalar yapmayın.


Dilinizi partnerinizin küçük diline değdirmeye çalışmayın.


Dudaklarda başlayan öpüşme sonrası dudaklarınızı vücudun diğer yerlerinde gezdirmek için acele etmeyin. Ay ışığı altında yuvarlanmak, gezinmek romantizmi artırabilir. Bundan sonra kontrolü ele almak sizin elinizde.


Çoğu kişi romantizmi yetişkinliğe geçiş döneminde önemser. Herşeyin ötesinde her ikinizde sadece öpüşmeye odaklandığınızda keyif alırsınız.


İlk öpüşmeniz sonrasında kendi kendinize "kötüydüm değil mi?" gibi sözlerle çamur atmayın. Gerçek kadınlar ve erkekler sadece bu andan zevk alırlar.


Sadece umutsuz ruhlar karşısındakini içine çekmeye çalışır. Özellikle daha önce asla öpüşmediğiniz birine çekingen ve yasakmış gibi yaklaşıp sürpriz bir öpücük kondurmayın.

Sizinle öpüşmeye hazır olduğunu anlamadan gözüdönmüş gibi onu öpmeyin. Buna rağmen sevgilinizi elinden tutup bir duvara yaslayıp tutkulu bir şekilde öpebilirsiniz. Sizi durduruncaya kadar devam etmenizde sakınca yok.


Öpüşeceğiniz zaman iki elinizle karşınızdaki kişinin yüzünü tutmanız çok romantik olur. Başını geri çekmesini engelleyecek şekilde sarmayın. Başını istediği zaman geri çekip yüzünüzü görebilmesine olanak verin. Onu öpmek için ölseniz bile ağlatacak ya da küçük düşürecek şeyler yapmayın, sakin ve rahat görünün.


Öpüşürken nefes almak, kendinizi dizginlemek istediğinizde dudaklarınızı yavaşça kulak memesine doğru kaydırmak size yardımcı olacaktır. Çoğu kişi kulaklarıyla oynanmasından, kulaklarının üzerinde, kulak memesinde sıcak nefes ve dudaklardan hoşlanır. Yine çok ıslak öpmemeye, dilinizi az kullanmaya dikkat edin, kulağın içini öpmeye çalışmayın. Bu durumda partnerinizi sizi itiyorsa, bunu yapmakta ısrar etmeyin.


Bayanların ve bayların nefeslerinin taze olduğundan emin olmalarını öneriyoruz. Dişlerinizi ve dilinizi fırçalayın. Her zaman yanınızda nefesinizi açan sakız taşıyın. Gece veya sabahları dişlerinizi hemen fırçalamanızı sağlayacak ufak bir diş macunu ve diş fırçası taşıyın.


Eğer ağzınızın kenarında veya çevresinde uçuk varsa öpüşmeyin. Havadan bile geçebilen virüs konusunda dikkatli olun gerekirse bağışıklığınızı güçlendirmek için ilaç alın.

Bir kadın ya da erkek asla toplulukta ya da dudaklardan hoşçakal öpücüğü beklemez. Pretty Woman'daki Julia Robert's bile bunu istemez.


Aynı şey ilk randevuda toplulukta, sarmaş dolaş olmak için de geçerlidir. İlk buluşma da öpüşme veya sarılma garip olabilir. Çoğu genç çift ilk birkaç dakika içinde sarmaş dolaş olabiliyor ancak bu hiç romantik değil..

18 Haziran 2010 Cuma

ETRAF BİHTER KAYNIYOR

Özellikle hafta içi izin yaptığım zaman gözüme gözüme batan fena ötesi bir durum var: İstanbul’da her yer gündüz vakti salım salım salınan, vakti bol genç kadın kaynıyor!

Eğitimli, meslek sahibi 20-25 yaşlarındaki bu genç kadınların çoğu evli. Daha önceki iş deneyimleri birkaç freelance/ home office girişimlerden ya da ‘sıkılana kadar’ çalıştıkları işlerden ibaret olduğu için eh artık ihtiyaçları da kalmadığı (!) için, evlendikten sonra çalışmak akıllarına gelmiyor. Onun yerine evde oturuyorlar. Ama klasik anlamda ev hanımı da değiller. Keşke olsalar.

Birkaç sofistike Çin/İtalyan yemeği dışında pek bir şey bilmiyorlar. Bu alandaki beceriksizliklerini dost meclislerinde ballandıra ballandıra anlatarak övünme malzemesi ediyorlar. 34397453948 çeşit cilt maskesi tarifi bilirken, lavabo dibinden yemek artığı nasıl temizlenir haberleri yok mesela. Bu “Ay ben bakamaam! Ay ben yapamam! ” modellerin çoğunun imdatlarına koşan ya anneleri – “Canım annişim benim için yemekler yapmış bırakmışşş kocam yumurta yemekten bıktı ehiehi”- ya da “kadınları” var. – Yardımcı kadınlar için kullanılan ve dilimize yerleşen bu lafın içindeki ironinin de hastasıyım, o kadınsa biz neyiz? -

Ne ev hanımı ne de iş kadını olmayı becerememiş bu yeni gelinler her ayın ilk günü kendi deyişleriyle “kiosk”larından üçer beşer kiloluk moda dergilerini alıyorlar, Bebek’te, Nişantaşı’nda saatlerrrce dergilerini karıştırıyor, vitrin vitrin gezip sadece tasarım kıyafetler giyiyorlar, sporlarını ihmal etmiyorlar, yeni açılan yerleri ilk onlar ziyaret edip her türlü indirimi ilk onlar yakalıyorlar, yaz gelince ilk onlar bronzlaşıyor, havuzda en 360 derece güneş alan şezlongu onlar kapıyorlar, eh üşenmezlerse bir de blog yazıyorlar: “Bu sabah kalktıım kocacımı işe yolladım sonra spor, sonra x’in tasarım ofisine gidip muhteşem ötesi kıyafetlerini denedim, sonra durur muyum yeni açılan y’de soluklandık ardından kızlarla z’de buluştuk, yeni şefin w’sini yedim, mutlaka denemelisiniz xoxo!”

Çeşitli zamanlarda işten bunaldığımız anlarda “Evde oturmak, sadece dernek gezmek istiyorum böhühüe” diye şakasını yaptığımız şu durumun vücut bulmuş haliyle yüzleşince topuklarımı popoma vura vura işime koşasım, izindeyken bile çılgın gibi çalışasım geliyor.

Dışarıdan sıradan gibi görünen bu durum aslında ciddi bir toplumsal dönüşüme işaret ediyor. Koca parasıyla hayat kurtarmak yeni bir mevzu değil, bunu biliyoruz. Yeni olan, eskinin edilgen, orta halli bir okul mezunu, güzel bir hayata kapak atma derdindeki etli butlu kızların yerini artık süpersonik okullardan mezun, master’ını vs.sini yapmış, her türlü workshop’a katılmış, eskilerin deyimiyle “Avrupa, Amerika görmüş” , istese başka bir sürü şey yapabilme şansı olan genç kızların alması. Kariyerlerinde ciddi işler yapabilecekleri en üretken oldukları çağlarda, ellerinde üniversite diplomalarıyla evlenip pineklemeyi seçmeleri ve bunu gayet doğal karşılamaları.

80’li yıllara damgasını vuran, kadın kimliğinin yeniden inşasını hedefleyen, kadını” anne-zevce-gelin” kimliklerinin ötesine taşıyıp ev dışında da bir hayat olduğunu göstermeyi amaçlayan, kadını kamusal alana çağıran kadın hareketinin anlatmak istediği tam olarak bu değildi. Bugün, 2010 -yazıyla iki bin on- yılında, 50’li yıllarda sadece kocasına ve çocuklarına hizmet etmek ve evde hazırladığı nadide formüllerle güzelleşmekle mükellef kadın prototipinden çok daha “dar” bir prototiple karşı karşıyayız: Sadece tüketmeye programlı, işe yaramayan ve bunu bir şey sanma modasına kapılmış bir genç kadın türü bu.

“Aman canııım dizi onlar, gerçek hayat değil ki” diye diye izlediğimiz o diziler var ya. Hepsi damarımıza damarımıza işliyor. Etraf Bihter kaynıyor.

Merak ediyorum, erkekler bu duruma ne diyor?

gazetehabertürk - hande köseoğlu

Proenza Çantaları

ImageHost.org

17 Haziran 2010 Perşembe

AKŞAM ÜSTÜ SÜRPRİZİ

 Bugün akşam üstü, yemek sonrası, çöpleri atmaya çıktığımda gördüm. Nereden yolu düşmüşse, ne zaman büyümüşse bu ayçiçeği hafif karanlık havada pırıl pırıl parlıyordu. Diğer resim de sokak kedilerimizin su içme mekânı. Lütfen kapı önlerinize sokak hayvanları için su bırakınız.Kandiliniz kutlu olsun.

Accessorize da Neler Var?

ImageHost.org
Accessorize'a gittiğimizde kendimizden geçtiğimiz doğru.Bayanların en çok hoşlandığı yerlerden birisi Accessorize.Yeni çıkarttığı yüzük,kolye,bileklik,çantalar vs denerken gözümüzün döndüğü olmuyor değil.
Özellikle ben accesorize daki güzellikleri kucağımda toplayıp çocuklar gibi şen evin yolunu tutabilirim.O zaman bu güzelliklere bir göz atalım.Neler var neler yok gözümüze kestirip öyle gidelim.

ImageHost.org
ImageHost.org
ImageHost.org
ImageHost.org
ImageHost.org
ImageHost.org
ImageHost.org
ImageHost.org
ImageHost.org
ImageHost.org

16 Haziran 2010 Çarşamba

Gaz sorunundan nasıl kurtulalım?

Gaz sorunundan nasıl kurtulunur?İşte kadınların gaz sorunundan nasıl kurtulacağını anlatan haber.

Dr. Murat Kınıkoğlu, kadınların gaz sorunundan nasıl kurtulacağını anlatıyor.

Bayan hastalarımdan aşağıdakine benzer şikâyetler çok sık duyarım. "Doktor bey inanmayacaksınız, ağzıma bir lokma atıyorum, hemen şişiyorum." "Bir yemek yiyorum, anında bir beden büyüyorum." "Nişan törenim zehir oldu, bütün gün balon gibi dolaştım durdum." Büyük ölçüde bağırsaklarımızdaki bakterilerin ürünü olan gaz, makul miktarda olmak şartıyla normaldir. (Cumhurbaşkanları da İngiltere kraliçesi de aynı bizim gibi alttan üsten gaz çıkarır.) Gazdan şikâyet eden bayanlar kendilerine iftira atılmış gibi sinirlenirler. Bu kadar kızmakta pek haksız sayılmazlar. Bir saatte birkaç beden büyüyecek kadar gazlı olmak gerçekten rahatsız edici bir durumdur...

Ne kadar gaz normaldir?

Nasıl ölçersiniz bilmem, konuyla ilgili bilim adamları günde yarım litre gaz çıkarmanın normal olduğunu söylüyorlar. Bazı uzmanlar şöyle diyor "Günde on beş kereden az pırt yapmak normal, fazlası anormaldir." Hadi bakalım, sağlık takıntısı olanlara yeni bir iş daha çıkardık. Eline kalem kâğıt alıp çetele tutanlar; "Alo... Doktor bey dün on yedi kere pırt yaptım. Barsak kanseri olabilir miyim?" diye soranlar olursa şaşmam.

Gazdan kurtulmak için ne yapalım?

1- En başta gaz yutmamaya çalışın
Midemizdeki gazın hepsi barsaklarımızdaki bakterilerden gelmez. Devamlı yutkunanlarda, tik şeklinde geğirenlerde, dişi olmadığı için yemekleri iyi çiğneyemeyenlerde mideye gaz kaçabilir.
3-Yemeğinizi yavaş ve iyice çineyerek yiyin.
3-Sakız çiğnemeyin, gaz yutmanıza neden olabilir.
4-Sigarayı bırakın. Sigara içinlerde gaz şikâyeti daha çok olur.
5-Gazınızın sebebi içtiğiniz süt olabilir mi dikkat edin. Gaz deyince hepimizin aklına kuru fasülye gelir ama süt daha çok gaz yapar. Özellikle yaş ilerledikçe insanların sütün içindeki laktozu (süt şekeri) absorbe etme yeteneği azalır ve daha önce tolere ettiğimiz süt ürünleri gaz yapmaya başlar. On gün süreyle süt ve sütlü ürünleri keserek deneme yapabilirsiniz.
6-Gaz yapan yiyecekleri azaltın ve iyi pişirin. Fasülye nohut gibi gaz yapan baklagillerin pişirme süresinin uzatılmasının gaz yapıcı etkiyi azalttığı gösterilmiştir. Özellikle brokoli, brüksel lahanası ve karnıbahara dikkat edin.
7-Bira, soda ve kola gibi gazlı şekerli içeceklerden uzak durun. Diyet kola ve diyet ürünlerin daha çok gaz yaptığını unutmayın.
8-Huzursuz Barsak Sendromu (sinirsel bağırsak spazmı) olan hastalar gazdan çok şikâyet eder. Teşhis konulduktan sonra diyet veya ilaç tedavisi uygulanabilir.
9-Stresden uzak durun. Stres arttıkça bağırsak hareketlerinin azalmasına bağlı olarak gaz şikâyeti ortaya çıkar.
10.Kabız kalmamaya çalışın. Kabızlık karındaki şişliğin artmasına neden olur.
11.Gazınızın nedeni yediğiniz buğday ürünleri olabilir. (Gluten intoleransı). On gün süreyle, ekmek başta olmak üzere her türlü buğday, arpa, çavdar ürünlerini keserek deneme yapın.
12.Tuzu kısıtlayın. Tuz vücuttu su tutulmasına neden olarak şişkinliğinizi artırabilir.Hazır yiyeceklerin içinde tuz olduğunu unutmayın.
13.Yağlı yiyeceklerden uzak durun. Yağ, yiyeceklerin hazım süresini uzatarak gaza neden olur. Zeytinyağı dâhil olmak üzere tüm yağları minimuma indirin, sebze, meyveye yönelin, posalı yiyecekleri tercih edin.
14.Stres çok önemli bir gaz nedenidir. Titiz, perfeksiyonist bir yapısı olan insanlar yukarıda söylediğim şeylere dikkat etmelerine rağmen gazdan kurtulamazlar.
15.Düzenli spor yapın, özellikle yürüyüş ve koşma gazı kolay atmanızı sağlar. Düzenli spor yapanlarda gaz kesinlikle azalır.

Dr. Murat Kınıkoğlu
Alıntı:Leyditurk.com

Yatakta doyumsuzluk yaşamamak için

Yatakta doyumsuzluk mu yaşıyorsunuz ?Cinsel doyumsuzluk, çoğu zaman eşler arasındaki sorunlu ilişkiden kaynaklanmaktadır.

Doyum veren cinsel fantezilerin bilinmemesi, gerginlikler, evlilik sorunlarının ceremesinin cinsel yaşama yüklenmesi gibi hatalı tutumlar da cinsellikten alınan hazzı etkiliyor. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Cinsellik ve Cinsel Tedaviler  Birimi Baskanı Prof. Dr. Arşaluys Kayır, cinsel doyumsuzlukta, çiftlerin sevişme sıklığı, sevişme biçimi, sevişmeyi başlatma veya geri çevirme, sevişme öncesi tartışmalar, cinsel çekimin azalması ve kısa sevişme gibi faktörlerin etkili olduğunu söyledi.

Cinsel doyum nedir? Standartları var mıdır?

Cinsel etkilenme;  istek, uyarılma, birleşme, orgazm ve orgazm sonrası evreleri olarak sınıflanır ve sorunlar da bu çerçeve içinde değerlendirilir .Oysa birçok kitapta görmediğimiz  çok önemli bir başlık cinsel doyumdur. Cinsel doyum, bireyin cinsel iletişiminden hoşnut olması ve mutluluk duymasıdır. Bu da bir cinsel sorundan bağımsız olarak ilişkinin cinsel ve cinsel olmayan boyutlarına bağlıdır.

İster erkek, ister kadın, doyumlu cinsel yaşam tarifimiz aynıdır ve bu sadece boşalma, orgazm olma, uzun uzun sevişme veya sık sevişme değildir. Cinsel hazzın her türlüsü kişiye güzel geliyorsa güzeldir. Örneğin vajinismus sorunu (birleşememe) olan çiftler cinsel yaşamlarını "O ana kadar herşey çok güzel" diye tanımlarlar. Doğrudur. Bu çiftlerin çoğunda sevgi vardır , istek ve orgazm sorunları da yoktur. Bunu tartışmayız... Ancak bireyin deneyimleri, ona kendisi veya eşi için  daha nelerin  doyurucu olduğu bilgisini kazandırır. Vajinismusu düzelen kadın yine sıklıkla şunu soyler: "Çok haz almıyorum ama eşime çok yakınlaştım. Şimdi bir çiftmişiz gibi hissediyorum."

"Beceremiyoruz, henuz olmadı" gibi duyguların ortadan kalkması da çiftin sırtındaki yükü hafifletir ve onları yakınlaştırır.

Doyumsuz cinsellik neden kaynaklanır?

Nedenlere bir bütünlük içinde bakarız. Çoğul nedenlerin biraraya gelmesi bir cinsel sorun yaratır. Bilinç dışı süreçler cinsellikte önemlidir. Fakat cinsel doyumsuzluk çoğu zaman eşler arasındaki genel ilişkideki güçlükleri yansıtır.

Eşler arasında başlıca cinsel gerginlik konuları veya doyumsuzluklar nelerdir?

Çiftlerin sevişme sıklığı

Sevişme biçimi

Sevişmeyi başlatması veya geri çevirmesi

Cinsellik konusunda sevişme öncesinde tartışmalar

Doyum veren cinsel fantezilerin bilinmemesi ve empoze edilmesi

Cinsel çekimin azalması

Çok kısa sevişmeler

Evlilik sorunlarının ceremesinin cinsel yaşama yüklenmesi gibi.

Cinsel doyum denince orgazm veya boşalma anlaşılmıyor mu?

Orgazm, fizyolojik olarak cinsel döngünün tamamlanmasıdır. Hazzın doruğa çıkmasıdır. Süresi kısadır.  Rahatlık, gevşeklik verir, uykuya dalmayı kolaylaştırır. Sevilen bir eşle yaşanan orgazm mutluluk hissettirir. Ama ilişki veya bireyin kişilik yapısı  onu yine mutsuz edebilir. Orgazm mutluluk anları olsa da biliyoruz ki orgazm olmadan da çok doyumlu sevişmeler var.

Erkek orgazmı kadın orgazmına göre daha kolay. Neden?

Erkekte boşalma ihtiyacı daha fazla. Hemen bir ipucu ve bilgi vermek isterim. Cinsel birleşmeyle orgazm hedeflenmediğinde kadın daha  kolay orgazm olur. Vajina klitoris kadar orgazmı tetikleyen bir yer değil. Bu bilgi son 30 - 40 yılın kadın cinsel fizyolojisi laboratuvar çalışması sonuçları. Orgazmı başlıca klitoris tetikliyor, vajina kasılmalarla devreye giriyor.

Kadının orgazm olamaması erkeği nasıl etkiliyor?

Erkek "Olsun" diye nafile çabalar. Bu durum gerginlik ve yetersizlik yaratıyor erkekte. Bunu sorun olarak kabul eden çiftlere önerim, birleşmeyle orgazmı hedeflemeyi unutsunlar, eski bildiklerinden denesinler. Kadının aktif ve üst pozisyonda olması keşiflerini kolaylaştırır.

Sevişirken cinsel doyum açısından aktif olmak  ile pasif olmak arasında fark var mı?

O farkı ve çeşitliliği keşfetmeleri için çiftlere, duyarlı noktalara odaklanarak en az  20'şer dakikalık (10 dakika ön sevişme 10 dakika birleşme sonrası sevişme) birbirilerini okşayıp öpmelerini ve arzularını, erotik duygularını dile getirmelerini öneririz. Başta karşı tarafa bilgi vermeden gözler kapalı, kendi duygulanımını anlar, sonra anlatır. Cinsel birleşme ve orgazm hedeflenmez. Daha sonra cinsel organ ve göğüs keşifleri ve birleşme. Alıp vermeye odaklanan çift kısa zamanda aktif ve pasif olmanın kazançlarını farkeder. Alma  kadar verme de bireye haz verir.

Kaynak:Leyditurk.com

Sigara bebeği nasıl etkiliyor?

Sigara bebeği nasıl etkiler?Ne kadar zararlı olduğu bilinse de bazı anne adayları hamilelik döneminde sigara içmeye devam ediyor.

Anne adayının gebelelik sürecinde sigarayla aldığı zararlı maddeler bebeğe ulaşıyor.

Sigarada bulunan katran, karbon monoksit, nikotin gibi maddelerin sadece anneye değil, bebeğe de zarar verdiğini söyleyen Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, nikotindeki damar büzücü etkinin, göbek kordonundaki damarlarda da görüldüğünü söylüyor.

"Nikotin nedeniyle, bebeğe giden kan miktarı azalmaktadır. Bunun yanı sıra karbon monoksit, oksijen taşıyan kan hücrelerine bağlanır ve oksijeni yerinden söker. Böylece, bebeğe az kan gider ve kandaki oksijen miktarı da düşer" diyen Dr. Keskinel, hamilelikte içilen sigaranın gebelik sürecini ve bebeği nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor:

"Anne adayının sigara içmesi, dış gebelik (döllenmiş yumurtanın rahim dışında bir yere yerleşmesi), düşük ve ölü doğum riskini artırır. Plasenta adı verilen bebeğin eşinde sorunlara yol açar, bebekte büyüme geriliği yapabilir. Erken doğan bebekler daha küçük dünyaya gelmelerinin yanı sıra akciğerleri de henüz doğuma hazır olmadığından solunum sorunları yaşayabilir. Bu çocuklarda nedeni bilinmeyen "ani bebek ölümü sendromu" ya da "beşik ölümü", sigara içmeyen annelerin çocuklarına göre daha sık görülmektedir. Gebeliğinde sigara içen annelerin bebeklerinde solunum yolu hastalıklarına yakalanma riski artar. Bu çocuklarda solunum yolu ve kulak enfeksiyonlarının yanı sıra astım görülme olasılığı da artmıştır. Doğum öncesi sigaraya maruz kalan çocuklar büyüdüklerinde öğrenme güçlükleri, dikkat ve davranış bozuklukları yaşayabilirler."

 BEBEĞİNİZİ OBEZİTEYE MAHKUM ETMEYİN

"Son yıllarda bebek daha doğmadan sigara yüzünden maruz kaldığı yeni bir zararı daha saptanmıştır" ifadesini kullanan Uzm. Dr. Keskinel, "Yapılan çalışmalarda, gebeliklerinde sigara içen annelerin çocuklarında, obezitenin daha sık görüldüğü bulunmuştur. Bu çocuklarda, iştah ve enerji metabolizmasını düzenleyen bir takım maddelerin bozukluğu söz konusudur. Ayrıca sigara nedeniyle glikoz intoleransı ve insülin direnci sıklığı da artmıştır" diye konuşuyor.

BABA ADAYLARI DA DİKKAT ETMELİ

Sadece annenin değil, babanın içeceği sigaranın da bebeğe zarar verdiğini belirten Dr. Keskinel, "Babanın giysilerine ya da derisine sinen nikotin ve diğer zararlı maddeler bebeğe yanında sigara içilmişçesine taşınmaktadır. Tüm bunlar göz önüne alındığında, anne ve baba adayının daha gebelik öncesinde sigarayı bırakmaları önerilmektedir" diyor.

Kaynak:Ntvmsnbc
Alıntı:Leyditurk.com

Güzel bir kadınla çıkmanın zorlukları nelerdir?

Ateşli bir kadınla çıkmanın zorlukları nelerdir?Bir ateşli kadınla beraber çıkıyorsunuz, peki dayanılmaz zorluklarını biliyor musunuz?

Talih yüzünüze güldü ve inanılmaz bir kadınla berabersiniz. Kız arkadaşınız Dehşet güzel. Bilgisayara yüklediğiniz her kızdan daha güzel.

Seksi ve F1 Monaco pistinden daha çok kıvrımları var. Ancak bir problem var: siz bir başbelası ile birliktesiniz, güzel bir başbelasıyla. Belki onun karaktersizliği, belki bitmeyen draması, değişen ruhsal durumları veya tavırları. Her ne ise, o tam bir baş belası. Peki niye berabersiniz bu kadınla? Bütün arkadaşlarınızdan gelen uyarılara rağmen niye hala berabersiniz? Çünkü o hala çok güzel!

Haydi şimdi dürüst olalım. Bu kızdan yakın bir zamanda vazgeçmeyeceksiniz. Ama en azından onunla nasıl başa çıkacağınızı bilmelisiniz. Görüntü herşey demek değildir yine de şimdilik yeterli. Önceden düşünme ve iyi ipuçlarıyla, seksi başbelanızla keyif sürmek kolay.

İşte Askmen'in seksi başbelanızla ilişki rehberi:

Seks bombanızın ruhunu anlayın

İlk önce bu başbelasıyla çıkarken neyin içinde olduğunuzu bilin. Birkaç çeşit kadın, bu kategorinin içine girer ve neler getireceklerini bilmek; süprizleri elimine etmek demektir. Kişiliği olmayabilir, manken gibi olması sizi kızdırabilir. Sizi aile içi şiddetli kavgalara dahil edebilir, iş yeri tartışmalarına ve eski sevgili kavgalarına karıştırabilir. O muhteşem seksi kadınınız dengesiz olabilir, o an gülüyorken bir dakika sonra ağlayabilir. Tamamen cadaloz olup, sizi bozup kontrol etmeye çalışabilir.

Şimdi nelerle uğraşabileceğinizden haberiniz olduğunuza göre, yararlarını bilmeli ve neden onunla uğraştığınızı anlamalısınız. Seksi başbelasınızla beraber olmanın birkaç avantajı var. Seks, hayat deneyimi ve en önemlisi ego tatmini. Bunlar varken, başbelanızı bırakmak zor, ama aynı zamanda onunla kalmak da bu kadar zor olabilir. Bu kadını nasıl kontrol edebileceğinizi bilmek, kötü gecelerden kaytarmanız için anahtar.

Seksi başbelanızı neler çıldırtır öğrenin

Seksi başbelasıyla çıkmanın ilk adımı onun yollarını öğrenmek. Deli veya kontrol manyağı olsa bile, onunda yolu vardır. Belli durumlarda nasıl tepki verdiği ve davrandığı. Eski sevgilisinin favori şarkısını duyduğunda, iş yerinde ne olduğunu sorduğunuzda ağlıyorsa, bunları bilin ve tetikleyici şeyler söylemekten kaçının.

Seksi başbelanızla nasıl beraber olabileceğinize dair ipuçlarımızın

O güzel yararları kullanın

Güçlü noktalarını destekleyin. O seksi. Seks inanılmaz. Restaurantta en güzel masalarda yer bulabiliyor veya barlara sizi bedavaya sokabiliyor. Güçlü noktaları ne ise, bunları kullanın yoksa başınızdaki bela göz ardı edilemez hale gelebilir. Zamanınızı beraber geçirin ve ilişkinizi onun güçlü noktalarının üzerine kurun yoksa zamanınız onun ne kadar problem olduğu ve sizin bundan ne kadar sıkıldığınızla hızla geçer.

Doğru insanlarla takılın

Bir sonraki adım, grup içinde nasıl olduğunu belirleyin. Yanınızdaki şahane kız egonuzu tavana çıkarabilir ve size, arkadaşlarınız arasında bir üstünlük sağlayabilir ama bu güzel başbelası, kadın arkadaşlarınızın ve ailenizin yanında bu kadar hoş durmayabilir. Nasıl davranıp davranamadığını bilmek ve hangi grup arkadaşlarınızla daha iyi geçinebildiğini görmek ilişkinize daha uzun bir yaşam sunabilir.

Onu ne kadar dinliyorsunuz gerçekten?

Birbirinizle ne kadar iletişim kurmanız gerektiğini öğrenin. Eğer pireyi deve yapan bir kişiyse, o sürekli problemleriyle sürekli sizin beyninizi yiyeceğine. O tavana bakarken, sizin kariyeriniz hakkında şikayet ederken veya bağırıp çağırıken, maçı izleyebilir misiniz yoksa bütün ilgiyi ona mı vermelisiniz öğrenin. Belki bütün ilginizi ona vermeden hala onun  muhteşem vücudundan yararlanabilirsiniz.

Kapıdan çıkıp gitmesine hazırlıklı olun

Seksi başbelaları mükemmel oldukları için kendilerini eşsiz sanarlar. Öfke nöbetleri sırasında, bütün o çığlıkların arasında sizi kapıdan çıkıp gitme ihtimalleriyle tehdit edebilirler. Ayrılmaya hazırlıklı olun ve bir daha sormadan gitmelerine izin verin. Güzellikleri kendi istediklerini almak için kullanılamaz, ne kadar güzel olurlarsa olsunlar. Ayaklarının yere basmasını istiyorsanız, çok tartışmadan gitmesine izin verin.

İyi, kötü ve ödül

Son olarak, avantajlarına odaklanalım. Belki şahane seks, belki gözünüzün gönlünüzün bayram etmesi – çok güzel çünkü – veya caddede o kolunuzda yürürken hissettikleriniz. Belki bu deneyimi yaşarken öğrendikleriniz sizin bu ilişkideki avantajınız. Ne mutlu ediyorsa sizi, ona odaklanın ve mümkün olduğunca keyfini çıkarın. Gerçek ilişkiler sadece dış görünüşe dayanmaz ve büyük ihtimalle bu seksi başbelasıyla olan ilişkiniz çok uzun sürmeyecek. Sadece eğlenin ve o başbelası olurken, şahane vücuduna ve suratına bakıp kendinize onun ne kadar seksi olduğunu hatırlatın.

Kaynak:Mynet.com

Size karşı açılmasını nasıl sağlarsınız?

Her bayan sevgilisinin aklından geçenleri bilmek ister. Ne yazık ki, bir erkek için kalbini açması o kadar zor bir olaydır ki

Bir erkeği duygusallaştırmak istiyorsanız, doğru zamanı ve doğru yeri bilmeniz çok önemli. Birçok kadın yanlış zamanı seçer. Şunu bilin: Eğer sevgiliniz yorgunsa; başka bir işe konsantreyse ve rahatlamak istiyorsa, ona sorularla yaklaşmanız sonuç vermeyecektir. Misafir beklediğiniz ya da sevgilinizin rahatlamak istediği zamanları sohbet için seçmemelisiniz.

Birlikte bir aktive yaptığınız zaman konuşmayı deneyin. Mesela bulaşıkları yıkarken, parkta yürürken. Konuşurken size bakmasında ısrarlı olmayın. Erkeklerin çoğu gözlerinize bakmadıkları zaman daha rahat konuşurlar.

Sorgu hakimi olmayın

Kadınların fazla düştükleri bir hata var. Sevgililerine peş peşe sorular sorarken, aynı zamanda ses tonlarını da ayarlamayı beceremiyorlar. Öyle kibir sohbet havasında geçmesi gereken konuşmalar, sohbetten çok bir sorguya benziyor ve erkekler kalplerini açmak yerine kaçmayı tercih ediyor.

Duygu sözcüğünü unutun

Erkekler duygularını kolay kolay dile getirmez, onlardan öyle bir şey istediğinizde korkmaları normal. Eski tecrübelerinizden, gelecek planlarınızdan bahsedin. Erkekler gelecek ideallerinden bahsetmeyi severler, onlara özel sorular sormak istediğinizde o havayı vererek sorun.

Siz açılın

Eğer ona açılıyorsanız, güvenini kazanırsınız ve o da size açılır. Ondan bunu istiyorsanız, ilk önce siz açık ve samimi bir şekilde konuşun.

Ne zaman durmalısınız?

Belki anlamsız gibi gelecek ama bir erkeği konuşturmanın en iyi yolu bazen susmaktır. Kadınlar sevdikleri erkek hakkında en ufak ayrıntıyı bilmek ister. Çoğu zaman bu bir takıntı haline gelir. Sürekli kurcalamak yerine, olayların kendiliğinden gelişmesini bekleyiniz. Arka planda kalmayı bir deneyin, göreceksiniz ki bilgiler daha fazla gelmeye başlayacaktır.

Ekolay

EVİNİZ ÇİÇEK AÇSIN ...

Evinize en yakın çiçekçi şimdilerde İlkbahar çiçekleriyle dolu. Evinizi size önerdiğimiz İlkbahar aranjmanlarıyla renklendirebilirsiniz. İşte ucuz yoldan evinizi çiçeklendirmenin yolu...

Suda yüzen çiçekler
Masanızın üzerinde içinde mumlar ve çiçeklerin yüzdüğü camdan bir çiçek tabağı yapabilirsiniz.

Malzemeler
Suda yüzen mumlar,
12 tane ağaç, çuha çiçeği ya da menekşe,
Geniş yuvarlak bir cam kase,
Su.

HazırlanışıCam kasenin dörtte üçünü suyla doldurun. Mumlarınızı içine yerleştirin. Çiçekleri suya dikkatlice, batmayacak şekilde yerleştirin ve mumları yakın.

ESKİ SEHBANIZI MODERNLEŞTİRİN

Kullanmaktan hiç bıkmadığınız ama artık çok yıpranan sehpanızı kapın bakalım. Şimdi biraz boya yapacağız.

Malzemeler: Ham sehpa ya da eski sehpalarınız, zımpara, akrilik boya, akrilik yaldızlı boya, fırça, stencil şablonu, su bazlı vernik.

İşlem sırası: Zımpara, boya, zımpara, boya, zımpara, boya, stencil, 3 kat vernik.

Uygulama: Önce eski sehpaların üzerindeki vernik gidene kadar iyice zımparalayın. Bunun için yapı marketlerden alacağınız zımpara makinelerinden de yararlanabilirsiniz.

Zımparalama işi bittikten sonra tozunu aldığınız sehpalarınızın rengine karar verin. Hepsini farklı boyayabileceğiniz gibi tek renk de yapabilirsiniz. Kullanacağınız boya su bazlı (akrilik) olmalı.

Suyla incelttiğiniz boyayı fırçayla düzgün bir şekilde sehpanın üzerine 1 kat uygulayın. Orta yumuşaklıkta bir zımparayla boya kuruduktan sonra hafifçe zımparalayıp kuru bir bezle tozunu alın. Aynı işlemi sehpanın üzerine 2 kez uygulayın.

Zımpara işlemi tamamlandıktan sonra, her yerine eşit gelecek şekilde 2. kat boyayı sürün. Kuruduktan sonra tekrar hafifçe zımparalayıp tozunu alın. Ve son kat boyama işlemini yapın.

Bu kattan sonra artık zımpara yapılmayacağı için fırçanın iz bırakmamasına dikkat edin. Üçüncü kat boya işlemi bittiğinde artık sehpanın rengi oturmuş olacak. Ham obje boyanmaya başlamadan önce mutlaka beyaz astar atılmalı diyenler olabilir.

Aslında beyaz astar yerine objenin kendi renginden astar atılması daha mantıklıdır. Bu durumda obje hasar görürse altından çıkan rengi kapatmak beyazdan çok daha kolay olacaktır.

Boya işlemi bittikten sonra stencil tekniğini uygulayın. Tamamen kurumuş olan sehpanın üzerine yerleştirdiğiniz stencil şablonunu kağıt bantlar yardımıyla sabitleyin. Gümüş rengi akrilik boya ile şablonun boş yerlerini fırça yardımıyla doldurun.

Boya kuruduğunda şablonu bantlarla beraber kaldırın. Aynı işlemi diğer sehpalara da uyguladıktan sonra sehpaları verniklemeye başlayabilirsiniz. Su bazlı vernik şeffaf süt gibidir. Çok çabuk kurur. Aynı boya yapar gibi fırçayla uygulanır. Vernikleme işlemi bittikten sonra kullandığınız fırçayı su ile temizleyebilirsiniz.

e-kolay

EVİNİZİ SERAMİKLE SÜSLEYEBİLİRSİNİZ

Eli kaşık tutan herkesin yapabileceği son derece basit bir uğraş. Üstelik sadece 15 dakikada...

Malzemeler: Seramik bombeli duvar tombağı, metalik renkte akrilik boya, fırça, sıcak silikon tabancası ve silikon, kordonet, püskül ve makas.

Yapılışı: Seramik objenin tozunu aldıktan sonra akrilik metalik boyayla önünü ve arkasını iki kat boyayın. Seramik üzerine sürülen boya çok çabuk kurur. Bu nedenle fırçanızı tek yönde kullanmaya dikkat edin. Boyama işlemi bittikten sonra silikon tabancasını fişe takın.

Çiçekleri saplarından ayırırken o ısınsın. Yapay çiçeklerin saplarını kesin. Yaprakları da, çiçekleri de tek tek ayırın. Metalik boyalar parlak ve kendinden korumalı olduğu için ayrıca vernik sürmeye gerek yok. Silikon tabancası iyice ısındıktan sonra fişten çıkarın ve boyası kurumuş olan seramik objenin ortasından başlayarak çiçek ve yaprakları tek tek yapıştırın.
Çiçek ve yaprakların arkasına sürdüğünüz sıcak silikon az olmamalı. Ancak çok sürüp kenarlarından taşmamasına da dikkat etmelisiniz. Çiçek ve yaprakların yapıştırma işlemi bittikten sonra, çiçeklere uygun seçtiğiniz biyeyi yine silikon yardımıyla objenin kenarına monte edin.

En son alta gelecek şekilde ayarladığınız püskülü yine silikon tabancasıyla yapıştırdıktan sonra duvar objeniz hazır. Yapılması çok kolay ve masrafı az olan bu duvar objesini farklı boyut ve renklerde çiçeklerle de hazırlayabilirsiniz.

KLİMA ALTINDA UYMAK SAĞLIKSIZ

Uzmanlar, yaz aylarında klima altında uyumanın birçok hastalığa davetiye çıkardığını söyledi.

Klimalı odalarla uykuya dalınmasının birçok rahatsızlığa davetiye çıkardığını belirten uzmanlar, yatak odasında klima bulunduranların gribal ve viral enfeksiyonlar, kas ağrıları, kas tutulması ve zatürree gibi rahatsızlıklara yakalanabilecekleri uyarısında bulundu. Klimanın dikkatli kullanılması gerektiğini kaydeden uzmanlar, "Klimanın en zararlı yanı havayı kontrolsüz olarak kurutuyor. Bu da birçok rahatsızlığa sebep oluyor. Bir günde sıcak bir odada uyumadan kaynaklanan rahatsızlıkla özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır illerinde 3 kişi hastaneye başvururken, klimalı odalarda uyuyanların başvuruları ise 100'ü geçiyor. Ancak mutlaka klima gerekiyorsa çok dikkatli kullanılmalı. En düşük seviyeye ayarlanmalı ve uykuya dalınca mutlaka kapatılmalıdır" dedi.
Uzmanlar, iyi bir uykunun püf noktasının her gün aynı saatte uyanmak olduğunu da dile getirdi. Uzmanların iyi bir uyku için önerileri ise şöyle:
"Gündüz vakti olabildiğince aydınlık ortamlarda bulunun. Sabah çalışmaya başlamadan önce biraz yürüyüş yapın. Günlük yürüyüş süresinin ortalama 45 dakikadan kısa olmamasına özen gösterin. Aldığınız kafein içeren kahve, çay, çikolatayı kısıtlayın. Günde iki fincandan fazla kahve içmeyin. Uykuya dalmakta veya sürdürmekte sorununuz varsa kafeini tamamen hayatınızdan çıkarın. Mümkün ise sigarayı azaltın, uyku ile ilgili sorununuz varsa sigarayı tamamen bırakmaya çalışın. Alkollü içeceklerden tamamen uzaklaşın."

KISA BOYLU ÇOCUĞA NE YAPMALI?

Amerikan Hastanesi Pediatrik Endokrinolog Dr. Nihal Memioğlu büyüme döllenme ile başlayıp, ergenliğin sonuna kadar devam eden bir süreçtir. Büyüme kapasitesi genetik olarak belirlenmiş olsa da başlıca beslenme olmak üzere pek çok faktör büyümeyi etkilediğini söyledi.

Doğum öncesi dönemde anne ve fötusun sağlığı ile annenin beslenmesi büyümeyi etkileyen en önemli faktörlerdir. Doğum sonrasındaki ilk iki yılda büyümede başlıca etken beslenmedir. İki yaşından sonra genetik boy kapasitesi ön plana çıkar. Daha sonraki yıllarda ergenliğin başlama yaşı ve ilerleme hızı da nihai boyda önemli bir paya sahiptir. Bir çocuğun genetik zeminine (ailenin boy kapasitesi) uygun büyümesi için, öncelikle büyümeyi etkileyecek kromozomal bir hastalığının olmaması, büyümeyi direkt olarak etkileyen tiroid ve büyüme hormonlarının normal düzeyde salgılanması gereklidir. Çocuğun herhangi bir kronik hastalığı yoksa, aynı zamanda da yeterli ve dengeli besleniyorsa genetik zeminine uygun büyümesi beklenir.



Büyüme kontrolleri bebeklik döneminde sıktır, doktor büyüme eğrisi üzerinden değişimleri kolaylıkla fark ederek önlemleri alabilir. Oyun ve okul çocukluğu döneminde ise hasta oldukça doktora götürülen çocuğun büyüme kontrolleri aksayabilmektedir. Ancak okulda arkadaşlarından belirgin olarak kısa olan çocukların aileleri bu nedenle doktora başvurmaktadırlar. Büyüme eğrisinde önceki aralığa göre gerileyen veya genetiğinden beklenen aralıktan daha aşağıda olan çocuklar ileri incelemeye alınırlar. İncelemelerde çocuğun kronik bir hastalığı, başta tiroid olmak üzere hormon eksikliği ya da ergenlik ile ilgili bir sorunu olup olmadığı değerlendirilir.



Tüm incelemeler normal olsa bile kısa boylu çocuğa yaklaşımda sorgulanması ve gerektiğinde düzeltilmesi gereken durumlar vardır. Bunlar birçok kez gözden kaçar; sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve yaşına uygun fiziksel aktivite. Beslenme bozukluğu sanılandan çok karşılaşılan bir durumdur. Son yıllarda sebze ve meye sevmeyen, fast food tarzı beslenme eğilimi gösteren çocuk sayısında artış görülmektedir. Bu beslenme tarzı ile obezite, insülin direnci, tip 2 diyabet, erken ergenlik ve bunlara bağlı sorunlar gelişebilmektedir. Ayrıca gıdaların üretiminde kullanılan hormon ve kimyasallar bilebildiğimiz ve henüz bilemediğimiz sorunlara yol açmaktalar. Asitli içecekler fazla tüketilirse erken osteoporoz nedenidirler. Rafine edilmiş gıdalarla gelişebilen vitamin eksiklikleri vb. büyümeyi etkileyen önemli faktörlerdir.



Çocukluk döneminde yeterli miktarda alınmasına önem gösterilmesi gereken besin grupları vardır. Öncelikle kaliteli protein olarak kabul edilen et ve yumurta tüketimi denetlenmelidir. Günde en az bir yumurta ya da 3 köfte kadar et alınması yeni doku yapımı ve hasarlı doku tamiri için gereklidir. Kemik büyümesi ve sağlığı yönünden süt grubunun önemi büyüktür. Günde 2 su bardağı süt ya da süt ürünü beslenme içerisinde bulunmalıdır. Ergenlik döneminde ayrıca kalsiyum takviyesi de gerekebilir. Bu arada büyümek için D vitamini, demir ve çinkonun da yeterli alındığından emin olunmalıdır. Çinko, badem, ceviz, fındık, et, kabuklu deniz ürünleri, tohumlu bitkiler, süt grubu gıdalarla takviye edilebilirse de D vitamini gıdalarla yeterli miktarda alınamaz. Güneşten yeterince yararlanamayan günümüz çocuklarında D vitamini eksikliğine tahmin edilenden daha sık rastlanmaktadır. Eksikliği durumunda takviyesi yapılmalıdır. Yapılması gereken tüm besin gruplarından yeterli ve dengeli olarak yararlanılmasının sağlanmasıdır.



Uyku, vücudun metabolizmasının dengelendiği, doku yenilenmesinin yapıldığı, hormonların yoğun bir şekilde salgılandığı bir dönemdir. Büyüme hormonunun da yoğun olarak gece uykusunda salgılandığı düşünülürse, yetersiz bir gece uykusunun büyümeyi ne kadar olumsuz etkileyebileceği tahmin edilebilir. Fiziksel aktivite kemik ve kas gelişimi yönünden son derecede önemlidir. Ayrıca aktivite kişinin kendini iyi hissetmesini sağlar, kalp-damar sağlığına olumlu etkileri vardır ve kaliteli bir uykuya yardımcı olur. Çocuklara doğal aktivitelerini göstermelerine fırsat tanınması bu bakımdan yeterli olur. Günümüzde şehirleşme ve sınavların çokluğu nedeniyle evlerde kapalı kalan çocuklar için çözümler üretilmesi gereklidir.



Sonuç olarak, sağlıklı ve bedensel bir özrü olmadığı halde büyüyemeyen çocuğa yardımcı olmanın temel ilkeleri şunlardır; Yeterli ve dengeli beslenmesi, vitamin eksikliklerinin önlenmesi, olabildiğince doğal gıdalarla beslenmesi, özellikle süt içmesi desteklenmelidir. Sağlıklı uyku ve fiziksel aktivite için uygun ortamlar sağlanmalı, çocuk ve ergenin kötü bir alışanlığının olmadığından emin olunmalıdır.



Amerikan Hastanesi

Pediatrik Endokrinolog

Dr. Nihal Memioğlu