10 Ekim 2009 Cumartesi

Bocce - That's a Ball!


Yiğit'le iki günlük New York maceramızda, Brooklyn'deki bir barda tanıştığımız Bocce meğersem bin küsür yıllık Anadolu'nun bağrından kopan bir spormuş. Oyun kısaca şöyle: Önce küçük beyaz topu atıyorsunuz, sonra büyük renkli topları mümkün olduğunca beyaz topun yakınına atmaya çalışıyorsunuz. Tabi topunuzu atarken beyaz topa değdirmek ya da diğer takımın toplarının yerlerini bozmak serbest. Sonunda beyaz topa rakibinden daha yakın top bırakabilen oyuncu daha yakın top sayısı kadar puan alıyor. 7 puana ulaşan da oyunu kazanıyor.

Türkiye'de görmek istediğimiz oyunlardan derken Wikipedia'ya göre Türkiye'ye çoktan gelmiş hatta federasyonu bile varmış. Peki biz niye görmüyoruz? Neden bizim emeklilerimiz de sokaklarda bastonlarıyla bu oyunu oynamıyorlar? Ayrıca Brooklyn'de gördük ki yeterli imkan verilince gençler de bu oyunun hastası oluyor. Mesela bende bilardo ve bowling karışımı hisler uyandırdı Bocce. Aslında iki oyunu da pek beceremem ama Bocce'de kendimi bulmuş gibiydim. Yiğitle ilk resmi maçımızda barın müdavimi iki adamı topu ellerine aldıklarına pişman ettik. Ayrıca iyi atılan bir topdan sonra ağzını çemçürterek "that's a ball" demeyi de öğrendik. Bunu Türkçe'ye "ahanda top" diyerek de çevirebiliriz. Bocce Türkiye kampanyasını buradan huzurlarınızda başlatıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder