3 Nisan 2009 Cuma

Onun Adı OTİZM

Otizm nedir?Günümüzde her 150 çocuktan birini etkileyerek, çocuklar arasında en hızlı yaygınlaşan nörolojik bozukluk olması ile dünya genelinde hızla yayılan bir hastalık olarak görülüyor…Dünyada bu yıl şeker, kanser ve AIDS dahil olmak üzere bir çok hastalıktan daha fazla sayıda otizm teşhisi alınması öngörülüyor...İstatistikler genetik temelli olduğunu gösteriyor. Çevresel faktörler de dahil olmak üzere, nedenlerinin bulunması için yoğun araştırmalar devam ediyor...Kesinlikle ülke, ırk, kültür ya da sosyo-ekonomik farklılık gözetmiyor…Bugün için bilinen en etkili tedavisi yoğun bireysel eğitim...Dünya Otizm Farkındalık Ayı2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” (2nd April World Autism Awareness Day) olarak ilan edilmiştir. 2 Nisan’da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” çerçevesinde tüm dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve bilinirliğin artırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Otizm,bundan belki 5-10 sene öncesine kadar bir çoğumuzun adı bile bilmediği bir rahatsızlıktı.Öyle hızla yayılmaya başladı ki ailenizde olmasa bile mutlaka sağınızda,solunuzda bir otistik çocuğa raslar durumdayız.Benim Otizmle tanışmam çocukların konuşmada geç kaldıklarını düşünmemiz nedeniyle gittiğimiz bir prof(?!) sayesinde oldu.Bir kaç çocuk doktorunun,büyüklerin "ikizler ve erkek çocukları mutlaka geç konuşucaklardır"diyerek rahat olmamızı söylemelerine rağmen içimiz rahat etmedi ve bir uzamana gitmeğe karar verdik.Benim hatam internetten araştırarak bir çocuk psikiyatristi bulmam oldu sanırım.Aynı hataya aman düşmeyin derim.Ben çocukların iki buçuk yaşında oldukları halde hala konuşamamalarından rahatsız olup,internette arıştırma yapmaya başlayınca,çocuklarda aslında çok net,ısrarcı bir şekilde olmasa da dikkateksikliği,göz kontağı kurmama sorunu gibi otizm belirtileri gördüğümü söyledikten sonra netten bulduğum prof beye ,bana "evet aslında, tabiki bunu söylemek zor.bir insana öleceğini söylemek gib, onun kadar zor ama çocuklarınız %99 otistik" diyen süper beyin sayesinde ilk defa otizmle karşı karşıya geldim.
Otizmi daha ayrıntılı araştırmaya başladım internetten.Sitelerin %85'i kopyala yapıştır,salla gitsin zihniyetiyle hazırlanmış ve bu %85'i de bana otizmin soğuk anne rahatsızlığı olduğunu söylüyodu.Yani çocuklarımın böyle bir rahatsızlığının olması benim sorumsuzluğum,soğukluğum,ilgisizliğimdi.Bu benim aşırı derecede psikolojimi bozdu."İkiz oldukları için yoruldum da onları boşladım mı?Ben iyi bir anne olamadım mı? Ev için,keyif için onların zamanını mı çaldım?"diye kendi kendime sora sora kafayı tırlattım bi müddet.Halbuki çocukları mecburen,benden çok daha deneyimli,bilgili olan anneme bırakıp işlerimi halletmeye çıktığım zamanlar bile yüz defa annemi arar"şöyle yedir anne,böyle yatır anne ,nasıl ağladılar anne,zart oldu anne zurt oldu anne" demek suretiyle kadını canından bezdiren "sanki hiç çocuk büyütmedik,bunun çocuklarının ki altından"dedirten böyle evlat manyağı bir anneydim.Daha sonra kitaplar,dergiler yığdım eve okudum ve öğrendim ki Otizmin soğuk anne,maddi gelir vs gibi sebeplerle alakası kesin olarak bulunamamış nörolojiyle ve psikiyatriyle alakalı henüz tıbbın sebepleri şunlardır diyemediği ve bu yüzden kesin çözümleri de bunlardır diyemediği,halen tıbbın üzerinde çalıştığı bir rahatsızlıkmış.
Cerrahpaşa'da babamın öğrencilerinin tavsiyesiyle çocukları Genetik uzmanı Dr.Ahmet Aydın'a götürdüm çocukları.Daha önce gittiğim doktoru çocukların durumunu vs anlattım.Testler sonuçlanana kadar uzun bir süre geçer zaman kaybetmeyelim dedi ve bana çocuklarda uygulamam için otizm diyeti verdi.Normal un yasak,süt yasak,balık yasak,patates yasak vs vs.Genel olarak çocukların çok sevdikleri ve sürekli tüketim ürünleri olan şeyler hep yasak.Uygulaması gerçekten çok zor oldu.O kadar test vs yapıldı ki hangisi nereye veriliyodu,nerden alınıyodu sorusu Öss'den daha çok sitres yaratır olmuştu.Annemler falan bile bu tahlili nereye götürücektin?Burdan hangi sonucu alıcaktın sorularına verdiğim cevaplarda ki düşünme sürelerinden hafıza mı ölçer olmuşlardı.Bütün testler,tahliller bitti alnımın akıyla "zehir gibi" bir hafızayla çıktım bu hengameden :) Sonuçlarla Ahmet beye gittim tekrar ve hemen hemen hiçbir sorun yoktu.Hatta bazı değerler o kadar iyi çıkmıştı ki doktor "sen bu çocuklara ne yediriyosun"demişti şaşkınlıktan :) (düzenli olarak arı sütü,polen,bal karışımı,balık yağı ve ginko biloba işin sırrı :) ) Benim içim gene de rahat etmedi ve en son psikiyatrist Mücahit Öztürk'ün odasında bulduk kendimizi.Otizmde özellikle dalında tek olduğu söylenir Mücahit beyin.Zaten odasına girip de görüşmeye başladığınızda "bu sefer doğru yerdeyim"diyorsunuz.
Mücahit bey bize otizm ile yaygın gelişimsel bozukluk arasında ki farkları anlattı.Çocukların diğer yaygın gelişimsellere göre çok çok daha iyi durumda olduğunu,EĞİTİM,EĞİTİM,EĞİTİM! tedavisiyle normal gelişim gösteren çocuklarla olan arayı kapatabiliceğimize dair ümitler verdi:)
Diyet,oksijen tedavisi vs gibi tedavi yöntemlerinin hiçbir tıbbi geçerliliği olmadığını tek çaresinin zaten sürekli yenilediği EĞİTİM EĞİTİM EĞİTİM!olduğunu söyledi.Bir senedir kendisinin önerdiği bir rehabilitasyon merkezinde özel bireysel eğitim alıyolar çocuklar.Çok güzel gelişmeler kaydediyoruz :)
Eğer otistik bir çocuğunuz varsa ve özellikle anneyseniz size tavsiyem kendinizi suçlamayın kesinlikle.Otistik bir çocuğa sahip olmak hiçbir şeyin sonu değil.Aldığınız haber bir ölüm haberiyle kesinlikle eş değer değil.Eğer kendinize dönüp baktığınız zaman eksikler görüyorsanız bu süreç sizin içinde bir atağa geçme,kendini geliştirme süreci olsun.Kesinlikle kendinizi cezanldırmakla vakit kaybetmeyin.Çocuğunuzla beraber kendinizi de eğitime sokun ve zihninizi dört açın.Kendinize acımayı veya kendinizi acındırmayı bir kenara bırakın artık daha sıkı daha sert bassın ayaklarınız yere.Eğitimi sadece rehabilitasyon da ki eğitmenlerin üzerine atmayın en az onlar kadar etkili bir eğitmensiniz.Ben derim ki,çocuğunuz bireysel eğitime girdiği zaman uzaktan eğitmeni izleyin mutlaka.Her çocuğun eğitim için kendinde açtığı bir kapı var ama farklı renklerde,farklı boylarda.Çocuğunuzu iyi inceleyin ve bu kapılarını bulun.Çocuğunuz kendine veya çevreye karşı şiddete eğilimli olabilir.Kendine ve çevreye zarar verici hareketlerde bulunabilir bu yüzden ona bağırmayın,dışlamayın ve ondan utanmayın.Sizin sert tepkilerde bulunmanız zaten onu daha tedirgin edecek ve daha çok kendine zarar verme eğilimine girecektir.Çocuğunuzun diğer çocuklardan farklı bir dünyası,kendince kurduğu farklı bir hayat işleyiş sistemi var bunu unutmayın.Kendinizi ona kızıp bağırmadan önce onun yerine koyup onun gözlerinden bakın olaylara onu daha iyi anlayacaksınızdır.Ona sıkı sıkı sarılın,sık sık mıncıklayın,şapır şupur öpün :) Siz de akrabalarınız vs de ten teması kurun çocuğunuzla.Abartılı sevgi gösterilerinde bulunun.Günlük hayatta herşeyin,her nesnenin mutlaka söyleyin.On kere de bin kere de olsa bunu bastıra bastıra,ağız hareketlerinizle biraz da abartılı bir mimikler kullanarak söyleyin.Artık çok sabırlı bireyler olun.Asla ümitsizliğe,yorgunluk,bezginliğe kapılmayın.Belki biraz geç de olsa emin olun çok lezzetli meyveler alacaksınız çocuğunuzdan.
Ben Nisan ayının dünya otizm ve farkındalık ayı olarak ilan edildiğini bugün sevil arkadaşın blogunda okuyunca öğrendim.O'nun da verdiği bilgiler için,duyarlılığı için ayrıca teşekkür ediyorum tekrar kendisine.Kendisi de,ben de bu yazıyı okuyanlardan rica ediyoruz.
yayınlayın..link verin..tanıtın..paylaşın..toplumu bilinçlendirmek adına ne olur Destek verin...

OTİZM TANISI ALMIŞ ÜNLÜLER
Albert Einstein, 1879-1955, Alman/Amerikalı fizikçiIsaac Newton, 1642-1727, İngiliz matematikçi ve fizikçiFriedrich Nietzsche, 1844-1900, Alman filozof Thomas Edison, 1847-1931, Amerikan mucitHenry Ford, 1863-1947, Amerikalı sanayiciHikari Oe, Japon besteciBhumi Jensen, Taylan prensi,Stephen Wiltshire, İngiliz mimarCaiseal Mor A Blessing and a Curse: Autism and Me’in yazarı, fantastik hikayeler en iyi satanlar arasında girmiştir, müzisyen ve sanatçıJane Austen, 1775-1817, İngiliz romancı, Pride&Prejudice’ın yazarıBéla Bartók, 1881-1945, Macar BesteciLudwig van Beethoven, 1770-1827, Alman/Viyanalı müzisyenAnton Bruckner, 1824-1896, Avusturyalı BesteciEmily Dickinson, 1830-1886, Amerikan şairOliver Heaviside, 1850-1925, İngiliz fizikçiThomas Jefferson, 1743-1826, Amerikan politikacıCarl Jung, 1875-1961, İsviçreli psikoanalistFranz Kafka, 1883-1924, Çek yazarWasily Kandinsky, 1866-1944, Rus/Fransız ressamCharles Rennie Mackintosh, 1868-1928, İskoç mimar ve tasarımcıGustav Mahler, 1860-1911, Çek/AvusturyalıWolfgang Amadeus Mozart, 1756-1791, Avusturyalı besteciGeorge Bernard Shaw, 1856-1950, İrlandalı oyun yazarı,Richard Strauss, 1864-1949, Alman besteciNikola Tesla, 1856-1943, Sırp/Amerikalı bilimadamı, elektrikli motorların mucitiVincent Van Gogh, 1853-1890, Hollandalı ressamTaylor Crowe, sanatçı ve avukatChristopher Knowles, Amerikan şairJasmine O'Neill, Through the Eyes of Aliens yazarıBirger Sellin, Alman yazar

asla unutmayın her sağlıklı insan her an özürlü olmaya adaydır!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder